"Kavramsal sanat" nedir?

-
Aa
+
a
a
a

Kavramsal sanat, sanatın sınırlarını nasıl yeniden belirlemiştir? "Çatalda köfte heykeli" benzeri eserler, hangi koşullarda sanat olurdu? Serkan Özkaya ile sanat felsefesi serisinin üçüncü ve son bölümünde anlattı.

Serkan Özkaya'nın fotoğrafı

Sanat felsefesinde pek çok ilginç soru var.

Örneğin bir şeyin sanat eseri sayılması için onu üretenin 'sanatçı nitelikleri'ne sahip bir kişi, bir özne olması gerekir mi?

Geçmiş dönemlerde bu soruya verilebilecek cevaplar bugün önerilen cevaplardan farklı.

Bir soru: "Sanat eseri" olarak kabul ettiğimiz nesne bir bilgisayar programının ürünü olarak ortaya çıkmışsa bu durum o nesnenin sanatsal değerini/niteliğini değiştirir mi, değiştirmeli mi?

Diyebilirsiniz ki bir bilgisayar algoritmasının çıktısının öznesi, o algoritmayı yazan kişidir. 

Dolayısıyla sanatçı nitelemesi, sanat eseri olarak kabul ettiğimiz nesneyi üreten programın yazarına, yani bir bilgisayara veya algoritmaya değil yine bir insana atfedilmelidir.

Fakat biliyoruz ki etkileyici çıktılar üreten bilgisayar programlarını hazırlayan insanlar, o çıktıları kendi başlarına üretemiyorlar.

Dünya satranç şampiyonu Gary Kasparov'u yenen Deep Blue sistemini programlayan insanların hiç birinin Kasparov'u satrançta yenememeleri gibi.

Belki o zaman bir tür 'birleşik özne'den mi söz etmemiz gerek?

Bir bilgisayar programının ortaya çıkardığı sanat eserini (veya satranç şampiyonu sistemini), bir tür "insan-makina" ortak yapımı olarak mı görmeliyiz?

-- / --

Princeton Üniversitesi'nden mimarlık tarihçisi Spyros Papapetros, "Double" dergisindeki bir yazısında konuğumuz Serkan Özkaya'nın en iyi bilinen eserlerinden (Michelangelo ilhamlı) Davut heykeli hakkında ilginç bir yorumda bulunuyor:

Papapetros özetle şöyle diyor:

Davut özünde ne Özkaya'nın ne de Michelangelo'nun eseridir. Onu, ortak hafıza ve dijital üretimin birlikte yarattığı bir sürecin ürünü olarak görmeliyiz. 

Altın kaplama davut heykeli

Eğer bir nesnenin sanat eseri olarak nitelenip nitelenemeyeceği o nesneye içkin özelliklerin ötesine geçiyorsa, yani eserin yaratıcısının niyeti ve yaratılma koşullarının da göz önüne alınması gerekiyorsa, o zaman  ortaya daha zengin bir tartışma alanı çıkıyor.

Örneğin, bu seride bir alt motif olarak yer alan "çatala takılı köfte heykeli" benzeri nesneleri nasıl tanımlamalıyız sorusuna şimdi farklı bir bakış açısıyla yaklaşabiliriz.

Belki bu sorunun cevabı, o nesnenin nereye, nasıl, ve hangi niyetle yerleştirilmiş olduğuyla da ilintili olmalı.

Nitekim konuğumuz bu soruya bu doğrultuda bir cevap veriyor.

Bir şehrin girişine bir tür tanıtıcı maket olarak yerleştirilen nesnelerin (köfte, karpuz, tepside künefe, vb.), bambaşka koşullarda, örneğin bir müze mekanında, farklı biçimlerde algılanabileceğini söylüyor.

-- / --

Çalışmalarını New York ve Toronto'da sürdüren, uluslararası alanda işleri ilgiyle izlenen ve tanınmış bir sanatçı olan Serkan Özkaya'nın sanat üzerine düşüncelerini ve eserleriyle ilgili yazıları şurada bulabilirsiniz.

Özkaya'nın "Sanatta Deha ve Yaratıcılık: Schönberg, Adorno, Thomas Mann" başlıklı kitabı da ilginizi çekebilir.

"Sanatta Deha ve Yaratıcılık: Schönberg, Adorno, Thomas Mann" kitap kapağı

"Bu da sanat mı?" sorusunu merkez alarak sürdürdüğümüz sanat felsefesi serisini bu üçüncü ve son bölümle noktalıyoruz.