İklim aktivisti Isabelle Axelsson: İstediğimiz tek ödül iklim krizi olmayan bir gelecek

Editörden
-
Aa
+
a
a
a

Fridays for Future hareketinin koordinatörlerinden İsveçli iklim aktivisti, 2030 yılında kimsenin artık iklim aktivisti olmak zorunda olmadığı bir dünyada yaşamayı umuyor.

(Atlas Sarrafoğlu'nun bu söyleşisi Yeşil Gazete'de 'İklim Kuşağı Konuşuyor' başlığında bir dizi röportajdan biridir. Söyleşi Yeşil Gazete'nin internet sitesinden alınmıştır.)

19 yaşındaki Isabelle Axelsson, Stockholm, İsveç’te yaşıyor, Fridays For Future iklim grevcisi, organizatör ve koordinatörlük gönüllü görevlerini sürdürüyor. Aralık 2018’den beri iklim için okul grevi yapıyor ve şu anda Stockholm Üniversitesi’nde “İnsan Coğrafyası” bölümünde lisans eğitimi alıyor.

Isabelle ve ikiz kız kardeşi SofiaGreta Thunberg’in adına geçen Ekim ayında İskandinav Konseyi’nin bölgesel parlamentolar arası ödülleri için düzenlenen ödül töreninde gruba teşekkür eden bir bildiri okuyup çevre ödülünü reddettiklerini açıkladı.

Atlas Sarrafoğlu: İklim krizi hakkında nasıl bilgi edindin ve seni grev yapmaya iten ne idi?

Isabelle Axelsson: İklim krizi ile ilgili çocukluğumdan bu yana doğa belgeselleri ve okulda öğrendiklerimden dolayı bilgilenmiştim. Aktivist olmak benim için hem doğal hem de doğal olmayan bir kavramdı. Babamın ailesi Stokholm’ün hemen dışında ormana yakın bir evde yaşıyordu. Dolayısı ile doğanın içinde büyüdüm diyebilirim.

Küçük yaşlarımızda, ailem bana ve ikiz kardeşime (o da iklim için grev yapıyor) sadece Cuma akşamları David Attenborough yapımı doğa belgeselleri dışında televizyon izlememize izin vermiyordu. İklim değişikliği ve gezegenimizdeki vahşi yaşamda yol açtığımız tahribatı hatırlayabildiğim kadarıyla BBC Mavi Gezegen kutu seti ile öğrendim. Aşırı avlanma ile ilgili bölüm, ben ve kız kardeşimin en çok izlediği bölüm oldu. Çok uzun zaman önceydi ama daha iyi anlayabilmek için hep bu bölümü izlemek istediğimi de iyi hatırlıyorum.. Ancak yıkımın ölçeğini hiç bir zaman tam olarak kavrayamadım.

Bundan kısa süre sonra, sera etkisi ve küresel ısınma gibi iklimle alakalı daha fazla konuyla tanıştık. Ancak, okulda öğrendiklerimiz çoğunlukla odadan çıkarken lambaları kapatmanın önemi ve enerjiyi korumamız; haftada bir kez et yememek ve ocak üzerinde bir tencere yerine bir su ısıtıcısında suyu kaynatmamız gerektiğiydi. Gezegeni kurtarmanın bize bağlı olduğunu öğrendik. Sorunları yaratan bizim bireysel eylemlerimizdi. İklim ve kötü eğitim konularının sistem içinde ne kadar derin köklü olduğunu ve emisyonları durduracak güce sahip olan insanların, hükümetler ve kurumsal dünya olduğunu anlamam oldukça uzun sürdü.

Yaşım ilerledikçe ve hayat hakkında daha fazla şey öğrendikçe, sadece oturup bu durumu izleyemedim. FridaysForFuture’a katılmadan önce, iklim aktivizmimin çoğu, hayatımda yapabileceğim, “alışveriş yapmama”, geri dönüşüm yapmak ya da satın aldığımız elektriğin sadece yenilenebilir enerji üreten bir şirketten olduğundan emin olmak gibi değiştirilmiş, küçük bireysel tasarruflardı.

Ancak, Aralık 2018 başında okul grevleri hakkında bilgi sahibi olduğumda, sürece dahil olmadan yapamadım. Bu beni gerçekten uyandırdı ve iklim krizinin politikacılarımızın eylemlerine ne kadar bağlı olduğunu ve insanların iklim krizine karşı sistem içinde tarafsız bir şekilde yaşamalarının neredeyse imkansız olduğunu fark ettim. Ve sonra aniden FFF hayatımı ele geçirdi ve büyük gösteriler düzenlemeye ve sadece büyüyen ve daha da büyümekte olan uluslararası bir hareket içinde koordinasyon yapmaya doğru ilerledim.

‘Birçok insan grevler için harcanan enerjiyi fark etmiyor’

Birçok insanın, aktivizme ne kadar zaman harcandığını, bu büyük olayları nasıl organize ettiğimizi ya da soğuk İsveç hava şartları altında her Cuma yaklaşık 7 saat dışarıda grev yapmak için harcanan enerjiyi gerçekten fark ettiğini düşünmüyorum. İnanılmaz derecede yorucu ve zaman alan bir iş olsa da, aynı zamanda bana çok fazla enerji verdi. Daha önceden de sosyal açıdan birçok etkinliğin içindeydim, zamanımın çoğunu dinlenmek ve okuldan veya arkadaşlarla sohbet etmek için harcamak zorunda kalıyordum. Ama şimdi sanırım farklı bir itici gücüm var ve sosyal işler hala beni tüketirken, aktivizmle ilgili etkileşimlere devam etmemi sağlayan başka türlü bir enerjim var. Açıklaması gerçekten çok zor.

Gelecekte FFF hareketimizin nasıl geliştiğini görüyorsun?

Hareketin büyümeye devam edeceğini düşünüyorum. Ve güç; kalabalık sayılarda… Daha fazla insanla daha fazla perspektif ve fikir gelir, daha fazla insan politikacılara ve iktidardaki insanlara daha çok dikkat ve baskı getirir.

Geçen yılki aktivizmin boyunca senin için önemli olaylar nelerdi?

Yaptığımız en çılgın şeyin 20 ve 27 Eylül’deki grevlerimiz olduğunu düşünüyorum. Üst üste iki Cuma iki büyük grevimiz vardı. 20 Eylül’de greve yaklaşık 10.000 kişi katıldı. Bir hafta sonra 27’sinde ise yaklaşık 50.000 kişi bize katıldı. Biz başlangıç noktasından ayrılırken hala başlangıç noktasına ulaşmaya çalışan, bize ters yönde bir insan akını vardı! Ve yürüyüşün sonunda sahnenin olduğu yere geldiğimizde, başlangıç noktasının hala insanlarla dolu olduğunu öğrendik. Düzenlediğimiz bir greve gelen insanların sayısını kavramak şaşkınlık verici ve dürüst olmak gerekirse “inanılmazdı”. Stokholm’de yapılmış en büyük gösterilerden biriydi.

Geçen yıl Avrupa çapında birçok farklı zirve ve toplantıya katıldın. Seyahatlerinin amacı neydi ve sesini nasıl duyurabiliyorsun?

Avrupa’nın farklı bölgelerine seyahat etmenin (elbette trenle!) iklim krizi mesajını yaymayı kolaylaştırabileceğini düşündüm. Tabii ki, tüm seyahatlerimin istediğim gibi etkisi olmadı, ancak tanıştığım herkesten bir şeyler öğrenebilirim ve onlar da benden öğrenebilir. Kıta çapında, uluslararası hareketteki aktivistler arasındaki bağı daha da güçlendiren çok sayıda değerli bağlantı kurdum. Sesinizin duyulmasını sağlamak inanılmaz derecede zor, birçoğu doğru şeyi, doğru yerde, doğru zamanda yapmakla ilgili.

‘Her başarısızlıkta hayal kırıklığına uğramamalıyız’

Her zaman gerçeklere bağlı kalmaya çalışıyorum ve kendimi ortaya atmaktan korkmuyorum. Çabalarımın, genellikle söylemek zorunda olduğum şeyleri dinlemeye ilgi duyacak -en azından- bazı insanlar tarafından duyulduğunu ve takdir edildiğini bildiğim için şanslıyım. Bana göre, bir şey öğrenen ve ona göre davranan her insan; ayrıca atmosfere ulaşmayan her kilo karbon önemlidir. Bir şeyler yaparken daima olabildiğince iyiyi hedeflemeliyiz, ancak hemen başaramadığımızda da hayal kırıklığına uğramamalıyız. Ne yazık ki, bunun gibi şeyler zaman alır, üstelik çok az zamanımız kalmışken. Bu yüzden azimli olmalı ve devam etmeliyiz.

‘Aktivizm günlük hayatımın çoğunu etkiliyor’

Aktivizm günlük yaşamını nasıl etkiliyor? Yapman gereken tüm işlerle nasıl başa çıkabiliyorsun?

Aktivizm günlük hayatımın çoğunu etkiliyor. İklim hakkında düşünmediğim çok kısa bir süre var. Ve çoğu zaman Fridays For Future için bir şey yapmadığımda da ne yapmam gerektiğini düşünüyorum.

Ayrıca yapılacak çok dersim var, ancak maalesef dersleri bir kenara itme gibi bir eğilimim de var çünkü iklim aktivizmine öncelik veriyorum. Dürüst olmam gerekirse bu da gereksiz strese sebep oluyor. Ama sanırım kişisel kariyerim yerine milyarlarca hayatın geleceğine öncelik vermem gerektiğini hissediyorum.

Tüm bu işlerle başa çıkma yolum, kişisel hayatımı Fridays For Future’dan biraz ayırmaya ve ailemle daha fazla zaman geçirmeye çalışmak. Ailemle deneyimlerim ve duygularım hakkında çok konuşuyorum ve onlar da hep çok destekleyici ve rahatlatıcı davranışlarıyla ihtiyaç duyduğumda benim yanımda oluyorlar.

Lütfen bize COP25’ten dışarı çıkarılan genç sesler ve bunun seni nasıl hissettirdiğini anlatır mısın? Bunu neden yaptıklarını düşünüyorsun?

 Ne yazık ki COP25’e gidemedim, ama gördüğüm kadarıyla gençlerin sesleri oldukça yüksek çıkıyordu. Toplantı felaketle sonuçlanmış olabilir, ancak gençler güçlerini gösterdiler ve oradaki birçok aktivist politikacıların başarısızlıklarına dikkat çekti.

2030’da kendini ve dünyayı nasıl ve nerede öngörüyorsun?

Bu en zor soruymuş! Dürüst olmak gerekirse, bilmiyorum. Gerçekten, gerçekten dünyanın ben ve sayısız diğer aktivistin artık aktivist olmak zorunda olmadığı bir yerde olmamızı umuyorum. Umarım siyasetçilerimiz ve dünya liderlerimiz bilimi anlamış ve buna göre hareket ediyor olurlar. Umarım geleceğin ne getireceğinden endişe etmeden normal hayatlar yaşayabiliriz.

Ne yazık ki, tüm bunlar gerçek olamayacak kadar iyi görünüyor ve belirlediğimiz (yeterince iddialı olmayan) hedefleri yerine getirmek için doğru yolda olmayacağımızdan korkuyorum. Bu, hala bir iklim aktivisti olacağım ve umarım iklim bilimi alanında çalışacağım veya gerçeklerin politikacılara, karar alıcılara ve halka ulaşacağından emin olmaya çalışacağım anlamına da geliyor.