Osmanlı Döneminden bir kadın fotoğrafçı: Elisa Zonaro

-
Aa
+
a
a
a

1891 yılında geldiği Osmanlı başkentini bir çok fotoğraf karesiyle kaydeden Elisa Zonaro'nun sanat çalışmalarını ve hayat hikayesini konuştuk.
 

Osmanlı Döneminden bir kadın fotoğrafçı: Elisa Zonaro
 

Osmanlı Döneminden bir kadın fotoğrafçı: Elisa Zonaro

podcast servisi: iTunes / RSS

Elisa Zonaro, Osmanlının son dönemlerinde çalışmalarını sürdürmüş ve bu çalışmaları padişah Abdülhamid tarafından ödüllendirilmiş, serbestçe saraya ve hareme girip fotoğraf çekme imkanı olan bir kadın fotoğrafçıdır. Son saray ressamı Fausto Zonaro’nun eşi olan Elisa, Türkiye’ye gelme konusunda ve burada bir kariyer elde etme konusunda etkin bir rol oynamıştır. 

Tam ismi Elisabetta Pante’dir. İtalya’da, Pieve di Cadore bölgesinden bir mühendisin kızı olarak, 13 Ekim 1863 tarihinde dünyaya gelir. Sanata meraklı bir kişi olan Elisa resim dersleri almak ister ve Zonaro ile yakınlaşmaları bu şekilde olur.

Elisa’nın planları içinde İstanbul’a yerleşme fikri vardır ve Zonaro’yu da bu konuda ikna ederek aslında onun kaderinde önemli bir rol oynar. 

İstanbul’a da ilk olarak Elisa gelir. 1891 yılında geldiği bu gizemli topraklarda İtalyanca ve resim dersleri vererek bir gelir elde etmeye çalışır ve çevre edinir. Tabii bu arada da kentle ilgili izlenimlerini sık sık Zonaro’ya yazar. 

Bundan iki ay sonra da Fausto Zonaro Elisa’ya katılır.

Çift bir yıl sonra, 1892’de Şişli’deki Saint Esprit kilisesinde evlilik yemini ederler. Ardından da Cihangir’de iki katlı ahşap bir eve yerleşirler. Aslında Fausto Zonaro İstanbul’da ilk andan itibaren beklediğinin üzerinde bir taleple karşılaşır. Hem Türklerden hem de Frenklerden onun küçük tablolarına oldukça talep gelir. Günde 14-15 saatlik uzun çalışma sürelerinde ancak siparişleri yetiştirebilir. Çift gittikçe daha çok tanınır ve elit kesimden önemli bir çevre edinirler.

Planları arasında İstanbul’da küçük bir fotoğraf atölyesi açma düşüncesi olan Elisa, 1893 yılında Paris’e giderek, burada özel bir kursta fotoğrafçılık dersleri alır. 

Yaklaşık bir yıl sonra Türkiye’ye fotoğrafçılık kursunu tamamlamış olarak gelir. Elisa’nın Pariste olduğu zamanlarda İtalya’da bulunan Zonaro da oradan bir şövalye olarak Türkiye’ye döner. 

Bu dönemde Zonaro, onu saray ressamlığına taşıyan Ertuğrul Süvari Alayı Köprüde adlı eserini çalışmaya başlar. Bunun için haftalarca Galata köprüsüne giderek eskizler yapar ama aynı zamanda Elisa’nın çektiği fotoğraflardan da yaralanır. 

Eserin saraya sunulmasının ardından Zonaro birin ci dereceden Mecidi nişanıyla ödüllendirilir. Kısa bir süre sonra da saray ressamlığına getirilir. 

Elisa ve Fausto Zonaro çifti 1898 yılında Sultan Abdülhamid’in kendilerine tahsis ettiği, Akaretler’deki 2500 metre karelik geniş bir konuta taşınırlar. Zonaro bu binanın alt katını bir sanat galerisi olarak kullanır ve aynı yıl burada bir sergi açar. 

Bu sergiye basın da ilgi gösterir. Servet-i Fünun dergisinden Mahmud Sadık, sergiyle ilgili görüşlerini “Ressam Şövalye Fausto Zonaro” başlığıyla kaleme alır. 

Sergiden çok etkilenen Mahmud Sadık, ressam Zonaro’nun çalışmalarını bol bol över ama aynı zamanda da Elisa’nın fotoğraf çalışmalarından da söz eder. 

Bir iki saatlik zamanım sanat içinde, bu meşhur  sanatkar aile arasında geçti. Bu zamanı pek kıymetli buldum. Madam Zonaro eşinin bütün eserlerini fotoğrafı ile kopyalamış. Seyrine doyulmaz albümler oluşturmuş idi.

Fotoğraflar o kadar sanatkarane ki bunlar da ayrıca güzel bir levha meydana getirmiş.  Bu evde sanat dolu bir hayatla beraber bu iki saf, başarılı ve nazik kişinin eşliğinden doğan mesut bir hayat görülüyor.

diye yazar. Mahmud Sadık’ın bu uzun makalesi onlar için önemlidir çünkü bu haberin ardından 2. Abdülhamid hem sergideki tabloları görmek ister hem de Elisa’nın fotoğraflarını...

Elisa, eşi Fausto Zonaro’nun her konuda büyük destekçisi ve yardımcısı olur. 

Onun fotoğrafçılığı Zonaro’nun çalışmalarına önemli bir katkı sunar. Zonaro onun çektiği fotoğrafları inceleyerek, oradaki detayları, gözlem yaparken kaçırılabilecek ayrıntıları tablolarına aktarır. 

Elisa bir de eserlerinin reprodüksiyonlarını çekerek destek verir eşine... Böylece hem satılmış resimlerinin bir kopyası her zaman kendilerinde kalmış olur hem de bu fotoğraflar bazı sergilerde yer alır. Ama daha da önemlisi bunları Avrupa’daki dergilere göndererek orada haber yapılmasını sağlar. Bunlar arasında Die Illustrierte Zeitung, Barcelona Comica gibi dergiler de vardır.

Elisa, Zonaro’nun eserlerinin fotoğrafla çekilmiş reprodüksiyonlarını platin baskı tekniğiyle basar ki bu teknik, fotoğrafçılıkta kullanılan özel tekniklerden biridir. Fotoğrafik baskıların kralı kabul edilen platin baskı, gümüş tuzları kullanılan diğer pek çok baskıya göre çok daha güzel sonuçlar verir. Binlerce yıl solmadan kalabileceği söylenen platin baskılar sunduğu geniş ton yelpazesiyle de fotoğrafçılıkta özel bir yer tutar. 

Elisa’nın bu şekilde hazırladığı özel bir albüm Kral Umberto’ya hediye olarak takdim edilir. Zonaro’nun çalışmalarını yansıtan görseller platin baskı tekniğiyle basılmıştır. Bu çalışmanın karşılığında kraliçe de Elisa’yı değerli bir mücevherle ödüllendirir.

Aslında burada Elisa’nın çalışmaları, teknik hakimiyeti bakımından -fotoğrafçılığı bir yana- fotoğrafın bir sanat nesnesi olarak çoğaltılmasında oynadığı rol bakımından da çok önemli.

Elisa’nın fotoğraf çalışmalarını Sultan Abdülhamid de duyar ve görmek ister. O da Abdülhamid’i haremi için iki çiçek fotoğrafını ipek üzerine bastırarak bunlardan iki yastık yaptırır. Sultan Abdülhamid bu çalışması karşılığında kendisini ikinci dereceden Şevkat Nişanıyla ödüllendirir. Elmaslarla bezenmiş bu nişan onu Avrupalı büyükelçilerin eşleriyle aynı seviyeye getirir. 

Sultan II. Abüdlhamid’in sanata olan merakı kadar doğaya ve çiçeklere olan sevgisini iyi bilen Elisa, çiçek buketleri fotoğrafları hazırlayarak saraya takdim eder. Bunun karşılığında da Sanayi Madalyasıyla ödüllendirilir. 

Elisa birçok konuyu çalışır. İstanbul’daki günlük yaşam kadar, mimarisi de yansır onun fotoğraflarına.  Yanı sıra ünlü kişilerin ve ailelerinin portrelerini de çeker. 

Zonaro’nun çalışmalarında Elisa’nın fotoğraflarından faydalandığını söyledik. Fotoğraflardan yeri geldikçe istifade eder. Hatta İtalya’dayken de bu fotoğraflar onun yararlandığı önemli kaynaklardan olur

Aynı zamanda Elisa rahatlıkla Harem dairesine girip çıkabilmektedir. Oradaki yaşam detaylarını ve meraklı genç kızların portrelerini de fotoğraflarıyla kaydeder. Zonaro tablolarında Elisa’nın burada çekmiş olduğu fotoğraflardan bolca faydalanır. Çünkü çok özel bir durum söz konusu olmadıkça Harem’e girmek söz konusu değildir.  

Elisa fotoğraf çalışmalarıyla sergilere de katılır. 1906 yılında Dante Alighieri kurumunun “Yurtdışında Yaşayan İtalyanlar” başlığıyla düzenlediği sergide onun fotoğrafları da yer alır.  

Zonaroların gelir ve giderlerini ayrıntılı bir şekilde Elisa’nın tuttuğu hesap defterinden takip edebilmekteyiz. Bu defterlerde gelir kalemleri içinde Elisa’nın fotoğraf satışları ve kartpostallar da bulunuyor ki bu kartpostallar ister Zonaro’nun tablolarının reprodüksiyonları olsun ister Elisa’nın çekmiş olduğu fotoğraflar, sonuç olarak tamamen Elisa’nın üretimiyle ortaya çıkmışlardır. 

Hem Fausto Zonaro’nun hem de Elisa Zonaro’nun İstanbul’daki yaşantıları ve çalışmaları Abdülhamid’in tahttan indirilişinden kısa bir süre sonra sona erer. Türkiye’de 1891 yılında başladıkları sanat çalışmaları, 20 Mart 1910 yılında sona erer. Zonaro çifti yirmi yıllık bir zaman diliminin ardından, dört çocuğuyla birlikte tekrar İtalya’ya dönerler. Bundan sonra bu iki sanatçı sanatsal faaliyetlerine İtalya’da, kendi topraklarında devam ederler.