1,5 derece hedefi için hidrojen küresel payı %13'e ulaşmalı

-
Aa
+
a
a
a

2050 yılına kadar küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlamak için hidrojenin küresel enerji karışımında %13’lük paya ulaşması gerekiyor.

Gezegenin Geleceği: 15 Haziran 2022
 

Gezegenin Geleceği: 15 Haziran 2022

podcast servisi: iTunes / RSS

Çalışmaya göre 2050 yılına kadar küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlamak için hidrojenin küresel enerji karışımında %13’lük paya ulaşması gerekiyor. Bir küresel enerji danışmanlığının yaptığı yeni çalışmaya göre yenilenebilir ve düşük karbonlu hidrojen, emisyonların azaltılmasında hayati önem taşıyor. Ancak hidrojen 2050 yılına kadar küresel nihai enerji karışımın yalnızca %5’ini oluşturacak. Norveç merkezli risk yönetimi firması, ilk bağımsız hidrojen görünüm belgesini sunarken, 2050 yılına kadar küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlamak ve Paris Anlaşması’nı karşılamak için hidrojenin küresel enerji karışımında %13’lük paya ulaşması gerektiğini duyurdu. Şirket, 2017’den beri yıllık bir Enerji Dönüşümü Bülteni yayımlıyor, %5’lik küresel pay 200 milyon tondan fazla hidrojen anlamına geliyor. Bunun %60’ı saf hidrojenden oluşuyor. Amonyak ve sentetik yakıtlar gibi bileşenlerin her biri beşte birlik bir paya sahip. Hidrojenin de katkısıyla net sıfır hedeflerine ulaşmak için daha güçlü politika zorunlulukları, artan talep teşvikleri ve daha yüksek karbon fiyatları gerekiyor. Avrupa’nın enerji geçişine odaklanmasının, hidrojenin enerji karışımındaki payını 2050 yılına kadar %11’e çıkaracağı tahmin ediliyor.

Gerçek anlamda daha iyi ve yaşanabilir bir geleceği inşa etmek isteyen ülkeler her yıl 15 Haziran’da Dünya Rüzgar Günü’nü kutluyor. Dünya genelinde toplam rüzgar enerjisi kapasitesi 837 GW’ye ulaştı. Rüzgar enerjisinin her yıl 1,2 milyar tondan fazla karbondioksit salımının önüne geçtiği, Avrupa’da 300 binden fazla kişiye istihdam sağladığı ve her bir rüzgar türbininin de 10 milyon euroluk ekonomik faaliyete neden olduğu biliniyor. Geleceğin hem çevre hem de ekonomik açıdan rüzgar enerjisi ile şekilleneceği öngörülüyor. Geçen yılı 93,6 GW yeni kapasite kurulumu ile geçiren rüzgar enerjisi, günümüzde 837 GW’lik bir kurulum gücü kapasitesine sahip. Fosil yakıtların tükenme tehlikesi, pahalılığı ve çevreye olan ciddi zararları göz önünde bulundurulduğunda temiz enerji kaynağı olan rüzgarın önemi artıyor. Dünyanın karbon yükünü azaltan ve ciddi olumlu ekonomik etkilere sahip olan rüzgar enerjisinden daha fazla verim alınması için yatırımların artması ve rüzgar türbinlerinin gerek duyduğu tüm bakım ve onarım hizmetlerinin üst düzey teknoloji ile gerçekleştirilmesi gerekiyor. Küresel çapta rüzgar enerji kapasitesinin şu anda 837 GW seviyesine çıkması dünyada her yıl 1,2 milyar tondan daha fazla karbon emisyonundan kaçınılmasına yardımcı oluyor. Rüzgar, bulunduğu bölgelerde ciddi ekonomik faaliyetlere olanak sağlıyor. Her yeni kurulan rüzgar türbini, ortalama olarak 10 milyon euroluk ekonomik faaliyet doğuruyor. Rüzgar türbinleri, santrallerin kurulum aşamasından başlayarak yeni yerel işlerin oluşmasına da neden oluyor. Aynı zamanda gaz, kömür ya da nükleer gibi kaynaklara kıyasla daha kolay ulaşılabilir ve ucuz olduğu için elektrik faturaları üzerinde de ciddi düşüşlere neden olan rüzgar enerjisinin bulunduğu ülkelere önemli ekonomik faaliyet sağlıyor. Avrupa’da 300 binden fazla kişi, ülkemizde de yaklaşık 15-20 bin arasında kişi rüzgar enerjisi sektöründe istihdam ediliyor. Tabii her rüzgar türbininin belirli bir ömrü var ve ömrü tamamlandıktan sonra özellikle kanatların ne yapılacağı konusunda yeterince çözüm üretilmiş değil. Güçlendirilmiş fiberglassdan üretilen kanatlar bir yolcu uçağı kanadından çok daha uzun ve büyük fırtınalara göğüs gerecek şeklde tasarlanmış. 

Gübre fiyatları ve enerji maliyetlerinin artmasının ardından Rusya-Ukrayna savaşının da etkisiyle küresel gıda fiyatları her geçen gün yükseliyor. Uzmanlar ise, bu sürecin devam etmesi durumunda pirinç krizi yaşanabileceğini açıkladı. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Gıda Fiyat Endeksi tarafından yayınlanan mayıs verilerine göre, uluslararası pirinç fiyatlarının art arda beşinci ay artarak 12 ayın en yüksek seviyesine çıktığını söyledi.  CNBC’nin haberinde, buğday ve diğer tahıllardan et ve yağlara kadar birçok gıdanın fiyatlarının arttığı belirtilirken, sırada en çok artış görülebilecek ürünün pirinç olabileceği aktarıldı. Artan buğday fiyatları ve daha yüksek çiftçilik maliyetleri, bir sonraki aşamada pirinç fiyatlarını izlemeye değer hale getireceğini vurguladı. 

Hükümetler, iklim krizi karşısında engelli insanların ihtiyaçlarını gözetmiyor. Konu iklim krizine geldiğinde hükümetler engelli insanları “sistematik olarak görmezden geliyorlar”. Oysa engelli insanlar aşırı hava olaylarının etkileri karşısında ciddi tehlike altındalar. Yalnızca sayılı ülke, engellilerin iklim çöküşüne adaptasyonunda ortaya çıkacak ihtiyaçlara karşılık veriyor. Konunun ilk kapsamlı değerlendirmesine göre, seragazı salım azaltma programlarında engelli insanlara yer verilmiyor. Yeni yayımlanan Disability Inclusion in National Climate Commitments and Policies (Ulusal İklim Hedeflerine ve Planlarına Engelli İnsanları Dahil Etmek) raporunun ortak yazarı olan Kanada’daki McGill Üniversitesinden Prof. Sébastien Jodoin’nın Guardian’a yaptığı açıklamada, “Keşfettiğimiz bulgular nedeniyle hayal kırıklığına uğradım. Ülkeler engellilerin iklim planlarına nasıl eklenebileceğini düşünmemişler. Engelliler sistematik olarak görmezden gelinmiş” dedi. Oysa engelli insanlar iklim krizinin sonuçlarına karşı en savunmasız gruplar arasında yer alıyorlar.