Pekin'de hava kirliliği halk sağlığını tehdit ediyor

-
Aa
+
a
a
a

“Daha fazla iyileştirme, kömür ve petrolden temiz enerjiye geçiş gerektirecek”

Gezegenin Geleceği: 6 Ocak 2022
 

Gezegenin Geleceği: 6 Ocak 2022

podcast servisi: iTunes / RSS

Pekin’de ve başka yerlerde meydana gelen bir dizi tehlikeli gaz birikiminin kamuoyunda yaygın bir öfkeyi tetiklemesinin ardından kömür tüketimini ve ulaşım emisyonlarını azaltmak ve ağır sanayiyi yeniden konumlandırmak gibi hedeflerle Çin, 2014 yılında yola çıkmıştı. Enerji ve Temiz Hava Araştırma Merkezi baş analisti Lauri Myllyvirta, “İyileştirmeler gerçek ve Pekin’i çevreleyen endüstriyel kuşağın yanı sıra ülkenin geri kalanının büyük kısmında da bunu gözlemleyebiliyoruz” dedi. Ancak, kirliliğin “kent sakinleri için devam eden bir sağlık riski oluşturacak” kadar yüksek kaldığı konusunda uyardı. PM 2.5 olarak bilinen havadaki küçük, tehlikeli partiküllerin yıllık ortalaması, metreküp başına 33 mikrogram ve bu, Dünya Sağlık Örgütü tarafından tavsiye edilen 5 mikrogram seviyesinden yaklaşık yedi kat daha yüksek. Yetkililer bir brifing sırasında, bunun bir önceki yıla göre %13 düştüğünü ve Çin’in rekor düzeyde ilk kez, 35 mikrogramlık geçici standardını karşıladığını söyledi. Pekin’in çevre koruma bürosu başkan yardımcısı Yu Jianhua, kentin son 10 yıldaki çabalarını ve iyileştirmelerinin hızını “benzeri görülmemiş” olarak nitelendirdi. Pekin ve çevresindeki Hebei eyaleti o zamandan beri daha temiz bir kaynak olarak görülen doğalgaza geçmek için çaba sarf etti ve ayrıca bölgeye çok sayıda ağaç dikti. Ayrıca otomobillere yeni katı yakıt standartları dayattılar ve çelik fabrikalarını ve diğer endüstriyel tesisleri emisyonları kontrol etmeye yönelik ekipman kurmaya zorladılar. Myllyvirta, “Daha fazla iyileştirme, kömür ve petrolden temiz enerjiye geçiş gerektirecek” dedi. 

AB Komisyonu, 31 Aralık’taki bir teklifte, enerji projelerini finanse etmek ve nihai olarak tamamen yenilenebilir üretime geçişi kolaylaştırmak için yeni yönergelere gaz ve nükleer yatırımları dahil etti. Bazı AB ülkeleri, çok büyük bir kirletici olan kömürü bırakmalarına yardımcı olmak için gaz yatırımlarına ihtiyaç olduğunu söylerken, diğerleri fosil yakıtı “yeşil” olarak etiketlemenin AB’nin iklim değişikliğiyle mücadelede küresel bir lider olma çabalarını baltaladığını söylüyor. Çekya; Fransa ve Polonya ile birlikte, karbon emisyonlarının olmaması nedeniyle nükleer enerjinin oynayacak büyük bir rolü olduğunu söylüyor, ancak Avusturya, Almanya ve Lüksemburg da dahil olmak üzere diğerleri radyoaktif atık konusunda endişeli. Çek hükümeti ve endüstri yetkilileri başlangıçta gaz ve nükleerin taslak olsa da listeye dahil edilmesini memnuniyetle karşıladılar, ancak ayrıntılara daha yakından bakıldıktan sonra eleştiriler ortaya çıktı.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, “Plastik Poşetlerin Ücretlendirilmesine İlişkin Usul ve Esaslar”da güncelleme yaptığını duyurdu. Buna göre, zincir market ve zincir mağazalar plastik poşetlerin yanında kağıt, file veya bez çanta ve benzeri alternatif çok kullanımlık taşıma ekipmanlarından bulundurmak zorunda olacak. AA‘da yer alan habere göre, sektör ve temsilcilerinin katılımıyla düzenlenen “Plastik Poşet Komisyonu” toplantısındaki görüşler de dikkate alındı. Söz konusu ekipmanlar, vatandaşların görüp kolayca erişebilecekleri şekilde kasa yakınlarına yerleştirilecek. İşletmeler bu ekipmanları, talep eden kişilere ücretli ya da ücretsiz vermekle yükümlü olacak.

Muğla’nın Bodrum ilçesinde Devlet Su İşleri (DSİ) 21’inci Bölge Müdürlüğü tarafından yapılmak istenen Bodrum Barajı projesi için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı “ÇED yani Çevresel Etki Değerlendirmesi olumlu” kararı verdi. Proje için verilen ÇED dosyasında, bölgenin yüzde 78’lik kısmının ormanlık yüzde 11’inin ise sulu-kuru tarım alanı olduğu belirtilerek bu alanların olumsuz etkilenmeyeceği iddia edildi. Dosyaya göre, baraj sahası, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 83 No’lu koruma alanı içerisinde bulunuyor. İnşaat için gerekli malzeme ocakların ve işletmelerin (kırma, eleme, yıkama ve beton santralı) ise beş farklı alanda toplam 1 milyon 86 bin metrekare yer kaplayacağı belirtiliyor. Raporda, baraj çevresinin proje sonunda ağaçlandırılacağı belirtildi. Çevre aktivistleri  ise projeyle Bodrum’un yanı sıra Milas ilçesindeki orman ve su kaynaklarının da ciddi şekilde olumsuz etkileneceğini belirtiyor.  Muğla Çevre Platformu, projeye karşı yürütmeyi durdurma davası açmaya hazırlanıyor. Bodrum Yarımadası hem kuraklık hem de aşırı nüfus yüzünden su sıkıntısı çeken bir bölge. Geçen yıl başında yapılan halkı bilgilendirme toplantısında konuşan Muğla Çevre Platformu Bodrum Meclisi Eş Sözcüsü Umay Karabaş, proje dosyasında 2065 yılı için Bodrum’da öngörülen 730 bin kişilik nüfusa su sağlamak için yapılacağı söylendiğini belirterek, bunun zaten yerleşik nüfus olduğunu ve binlerce yataklık turistik tesisin hesaba katılmadığını söylemişti. “Bodrum kendini iyiden iyiye tüketircesine betonlaşmaya devam ederken, bu yanlışa dur demek yerine, bu tüketime komşu ilçeleri de katıp tüketecek mi? Buna nasıl razı olabiliriz?” diye konuşan Karabaş, hem Milas’ın hem Bodrum’un kullanabileceği suyu termik santraller gasp ettiğine dikkat çekmişti: “Termik santraller suyu gasp etmeye devam etsin, Bodrum lüks tüketimlerinden vazgeçmek şöyle dursun bunları artırsın ama Milas’ın derelerine baraj kurup, Güllük deltasına kadar kurutalım öyle mi? Bu size adil, kabul edilebilir geliyor mu?” MUÇEP’ten Itri Levent Erkol da barajın yöredeki endemik canlılar üzerindeki etkilerine raporda yer bile verilmediğini söylemişti.