Tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde üretim %13,4 azaldı

-
Aa
+
a
a
a

2021’de geçen yıla göre tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde üretim %13,4 azaldı.

Gezegenin Geleceği: 11 Ocak 2022
 

Gezegenin Geleceği: 11 Ocak 2022

podcast servisi: iTunes / RSS

Türkiye İstatistik Kurumu, 2021’e ilişkin bitkisel üretim istatistiklerini açıkladı. Üretim miktarları, 2021’de geçen yıla göre tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde %13,4 azalırken, sebzelerde %1,8, meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde %5,4 artış gösterdi. Üretim miktarları bu yıl yaklaşık olarak tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde 61,7 milyon ton, sebzelerde 31,8 milyon ton, meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde 24,9 milyon ton oldu. Tahıl ürünleri üretim miktarları yıllık bazda %14,3 azalarak yaklaşık 31,9 milyon ton olarak gerçekleşti. 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, İklim Şurası’nın kamu kurumları, yerel yönetimler, üniversiteler, iş dünyası, uluslararası kuruluşlar, özel sektör ve STK’lerden 500’den fazla konuşmacının katkı sağladığı çevrimiçi toplantılarla başladığı duyuruldu. Bakanlığın Şura öncesi yapılan toplantılarda, katılımcıların iklim değişikliğine uyum, seragazı azaltımı, karbon piyasaları ve yeşil finansman, yerel yönetimler, göç ve sosyal politikalar başlıkları altında ilk görüşlerini aldı.

Sevinç Mahallesi’nde planlanan Kömür Ocağı Projesi’nin gündeme gelmesi ile ilgili açıklamalarda bulunan CHP Eskişehir Milletvekili Dr. Jale Nur Süllü, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın kömür ocağı ÇED sürecini başlatmasının, termik santralı yeniden gündeme aldıklarını gösteren bir planın yeni aşaması olduğunu söyledi. Dr. Süllü, “Eskişehir 2. İdare Mahkemesi’nin 6 Nisan 2018 tarihli kararında Alpu Termik Santralı projesinde, yakıt olarak kullanılacak kömürün bir kısmının, Sevinç Mahallesi’ndeki tesisten elde edileceği ve her iki projenin çevresel etkilerinin birlikte değerlendirilmesi gerektiği yer alıyordu. Mayıs 2019’da bölgede başlatılan kömür sondajlarını yerinde inceleyerek termik santral tehdidinin sürdüğü yönündeki endişelerimi kamuoyu ile paylaşmıştım. Nitekim, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ na verdiğim yazılı soru önergemize, ‘Termik Santral ihalesine teklif gelmediğinden bahse konu ihale iptal edilmiş olup, bu sahada 2008-2014 yılları arasında yapılan sondajlı etüt çalışmasının gerçekleştirilmesi için, çalışmalara başlandı. Söz konusu çalışmalar uluslararası standartta kaynak ve ön fizibilite raporunun hazırlanarak kömür rezervinin belirlenebilmesi amacıyla bakanlığımızın yetki ve sorumlulukları çerçevesinde yürütülmekte’ yanıtı ile termik santral projesini daha cazip hale getirmek için kömür çıkarma kararlığı açıkça belirtildi. Anlaşılan yeniden iş başındalar” açıklamasında bulundu Türkiye Büyük Millet Meclisi Küresel İklim Krizi Meclis Araştırma Komisyonu Üyesi Dr. Jale Nur Süllü “Türkiye, ivedilikle kömürden çıkış yol haritasını belirleyip, açıklamalı ve bunun için eyleme geçmeli, fosil yakıtlara dayalı termik santrallardan vazgeçmeli” çağrısında bulundu. “Eskişehir’i rant uğruna kömür karasına boyamak isteyenler, şehrimize bu kötülüğü yapmakta inat edenler, Alpu Termik Santralı direnişimizdeki kararlılığımızı unutmuş gözüküyor” hatırlatmasını yapan Süllü “Sivil toplum kuruluşlarımızla, belediyelerimizle, siyasi partilerimizle ve ‘Eskişehir Kıymetli’ diyen hemşerilerimizle birlikte tarım arazilerimizi, suyumuzu, çevremizi, yaşam hakkımızı savunma kararlılığı ile Alpu Kömürlü Termik Santral Projesi’nden ve Eskişehir’i Kömür Ocakları şehri haline getirme inadından vazgeçilene kadar mücadeleye devam edeceğiz. Eskişehirimizi kömür karasına boyayamayacaklar” diyerek Eskişehirlilerin bu konudaki kararlılığını dile getirdi.

Ekolojist’ten Pınar Özurgancı Eşkin’in haberine göre, Koronavirüs pandemisinin hayatımızı değiştirdiği 2020 yılının başından beri ameliyat maskelerinin her çeşidini görmeye oldukça alıştık. Bu maskeler kullanıldıktan sonra ömrünü; sokaklarda, çöplerde, ağaç dallarının arasında ve hatta denizlerde tamamlıyor. Artan mikro kirlilik seviyelerine yol açan yüz maskesi sorununu azaltmak için Hollanda merkezli grafik tasarımcı Marianne de Groot-Pons, Hollandalı tasarım firmasının bir girişimi ile biyobuzunur maskeyi geliştirdi. Şirket Hollanda’da pirinç kağıdı kullanarak yüz maskeleri üretiyor. Bu yüz maskeleri ayrıca Hollanda çiçek tohumlarının bir karışımını barındırıyor. Bu yüz maskeleri biyolojik olarak parçalanabilir olduğundan, kullanıcılar bu maskeleri kullandıktan sonra güvenle toprağa gömebilir. Toprağa gömüldükten sonra, her bir maskenin içindeki tohumlar filizlenip çiçeğe dönüşüyor. Bu çiçek açan yüz maskeleriyle De Groot-Pons, insanları toprağı işlemek için üzerlerine düşeni yapmaya teşvik etmeyi umuyor. Elbette arıların da çiçeklerden beslenmesi için bir fırsat yaratıldığı belirtiliyor. Çiçek açan biyobozunur maske ürününün yaratıcısı Marianne de Groot-Pons: “Haftalarca sokaktaki tüm mavi tek kullanımlık maskelerin üzerinde tökezledikten sonra, bir sabah içinde çiçek tohumları olan biyolojik olarak parçalanabilen bir maske fikriyle uyandım. Çiçek açan bir dünya ile öncelikle dünya mutlu, arılar mutlu, doğa mutlu ve insanlar mutlu.” diyor. Bu maskeyi oluştururken kullanılan tüm hammaddeler sürdürülebilir ve biyolojik olarak parçalanabilir – yapıştırıcıdan damgalı logoya kadar. Maskenin iplerini tutan yapıştırıcı, patateslerden elde edilen nişastadan yapılıyor. Marie Bee Bloom tek kullanımlık yüz maskelerinin yün kordonları, saf koyun yünü kullanılarak yapılmış. Marie Bee Bloom tek kullanımlık yüz maskeleri ile insanlar sadece kendilerini virüsten korumakla kalmıyor aynı zamanda toprağı ve arıları da koruyor. Günlük hayatımızın vazgeçilmezi haline gelen maskeler için sürdürülebilir bir çözümü mümkün kılan yaratıcı beyinlerin her alanda çoğalmasını diliyoruz.