Yargı kararına rağmen: Orhanlı'da JES sahibi firma çalışmalarını sürdürüyor

-
Aa
+
a
a
a

“Bu bir görev suçudur. "

Fotoğraf: Doğa Derneği
Gezegenin Geleceği: 15 Temmuz 2021
 

Gezegenin Geleceği: 15 Temmuz 2021

podcast servisi: iTunes / RSS

Geçtiğimiz ay Jeotermal Enerji Santrallerinin Çevresel Etkileri isimli kitabı yayınladıklarını paylaşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç “CHP Jeotermal Enerji Araştırma Komisyonu olarak yaptığımız saha çalışmaları kapsamında Orhanlı’yı da ziyaret ettik. Kadim bir kültürü devam ettirmeye çalışan, doğa harikası bir yer. Binlerce yıldır zeytincilikle geçinen, zeytinyağı üreterek yaşayan bir köy. Binlerce yıllık Zeytin ağaçlarını kesip yerine JES kurmaya çalışıyorsanız, burada iyi niyetten söz edilemez. Kimse de bunu, enerji ihtiyacı üzerinden bize izah etmeye kalkışmasın. Komisyon olarak JES’lerin yoğun olarak kurulduğu yerleri inceledik; ovaların, tarlaların, yerleşim alanlarının ne hale geldiğini gözlerimizle gördük” dedi. Yargı kararına rağmen, JES sahibi firmanın halen çalışmalarına devam etmesini eleştirdi; “Bu bir görev suçudur. Yargı kararlarının derhal uygulanması gerekir. Valilik, Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü yetkilileri, kolluk görevlileri bu kararın uygulamakla yükümlülüler” dedi.

Türkiye'yi su kıtlığı bekliyor

ÇİSİP projesinde bir araya gelen Sağlık ve Çevre Birliği HEAL, Halk Sağlığı ve Uzmanları Derneği ve Kocaeli Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı ‘Türkiye’de Sıcak Hava Dalgaları’ çalışmasını yayınladı. Çalışmada, küresel ısınmanın artmasıyla sıcak dalgası ve kuraklık gibi aşırı iklim olaylarının gerçekleşme sıklığı, süresi ve şiddetinin arttığı ortaya konuldu. Sıcak dalgalarıyla birlikte dünyayı ve Türkiye’yi bugün yaşananlardan çok daha ciddi boyutlarda su kıtlığı ve çevre kirliliği tehlikeleri bekliyor. 1970’lerden beri sıcaklığın her 10 yıl içinde yaklaşık 0.2 ℃ arttığı belirtilen çalışmada Avrupa’nın küresel ortalamadan daha hızlı ısındığına dikkat çekiliyor. Son 10 yılda Avrupa kara alanları üzerindeki ortalama yıllık sıcaklığın sanayi öncesi döneme göre 1,7 ila 1,9 ℃ arttığı belirtiliyor. Türkiye de Avrupa’ya benzer bir şekilde sanayileşmenin yoğunlaşmaya başladığı tarihlerden bu yana ısınıyor ve 2020 yılı, son 40 yılın üçüncü en sıcak yılı olarak kayıtlara geçti. 2020 yılı için ölçülen 14,5 ℃ olan yıllık ortalama sıcaklık, 1981-2010 normalinin 1,4 ℃ üzerinde. Önümüzdeki 10 yılda özellikle büyük şehirlerde 3-4℃lik bir artış görmemiz söz konusu. New York ve Londra gibi büyük şehirlerin çevrelerinde doğal alanlara oranla sıcaklığın 3-4 ℃ fazla olduğu kaydediliyor.  DSÖ’nün tahminlerine göre, 1998-2017 yılları arasında 166 binden fazla insan sıcak hava dalgaları nedeniyle hayatını kaybetti. Çalışmada, 2000 ila 2016 yılları arasında sıcak hava dalgalarına maruz kalan insan sayısının ise 125 milyon arttığı belirtiliyor. Halk sağlığı uzmanı Çiğdem Çağlayan, “2020 yılı, son 40 yılın üçüncü en sıcak yazı olarak kayıtlara geçti. Lancet Geri Sayımı’nın 2020’deki raporuna göre küresel olarak son 20 yılda, 65 yaşın üzerindeki kişilerde sıcağa bağlı ölümlerde yüzde 53.7 artış yaşandı. Özellikle yaşlılar, bebekler, açık havada çalışanlar ve kronik hastalığı olanlar sıcak dalgalarından en çok etkilenen risk grubu arasında” diye konuştu. Çalışmanın katılımcıları yerel yönetimlere ve merkezi yönetime çağrıda bulunarak sıcak hava dalgalarının etkisinin aza indirilmesi için öneriler getirdi.

İthal plastik atıklar doğayı tehdit ediyor

Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri, Türkiye’nin Avrupa’dan ithal ettiği plastik atıkların doğayı ve canlı yaşamına yönelik  oluşturduğu tehdit ve tehlikeye dikkat çektiği basın açıklması yaptı. Açıklamada, “Türkiye’nin Avrupa’dan ithal ettiği plastik atıklar doğayı ve canlı yaşamını tehdit etmekte. Plastik atıkların yol açtığı tahribat aynı zamanda bir halk sağlığı sorunudur. Başta Çin olmak üzere, Uzakdoğu ülkelerinin plastik atık ithalatını durdurmasıyla birlikte yönelim Türkiye’ye olmuş, Türkiye bu atıkların pazarı haline getirildi. Son 16 yılda Avrupa’dan Türkiye’ye gelen plastik atık miktarı 196 kat arttı. Getirilen plastik atıkların hepsi geri dönüştürülebilir nitelikte olmadığı için kalan atıklar işletmeler tarafından yakın çevreye dökme, toprağa gömme, açıkta yakma veya dere kenarlarına bırakma yoluyla "bertaraf edilmekte", sonuçta çevre kirletilmekte ve ekosistem tehdit edilmekte. Geri dönüştürülemeyen plastik atık ve çöpleri bertaraf etme yolu olarak sıklıkla yakma işlemine başvurulduğu gözlenmekte. Son yıllarda atık depolama tesislerinde çıkan yangınların sayısındaki artış dikkat çekici. 2020 yılında 65 geri dönüşüm tesisinde yangın çıkmışken, 2021 yılının sadece ilk 6 ayında 69 tesis yandı. Son 5 yılda ise toplam 188 tesiste yangın çıktı. Hatta, bu tesislerin bazıları bir yılda 3-4 defa yandı. Plastik çöplerin yanmasıyla ortaya çıkan zararlı gazlar atmosfere salınarak havayı kirletmekte, yağmurla birlikte ise yere inerek toprak ve suyu zehirlemekte. Genellikle deniz yoluyla Avrupa’dan getirilen atıklar ile ülkemiz atık çöplüğüne dönüştürülmüş, bu felaketten başta önemli bir tarım bölgesi olan Adana olmak üzere birçok şehrimiz olumsuz etkilendi. Biz ekolojistlerin, yerel inisiyatiflerin ve bilim insanlarının çabaları sonucu, Ticaret Bakanlığı düzenleme yapmak zorunda kalmış, “etilen polimer esaslı plastik çöplerin ithalatı" kısmi olarak durdurulmuştur. Getirilen sınırlama ve kısmi yasak 2 Temmuz 2021 tarihinde yürürlüğe girdi.  Bu yetersiz yasağın bile kaldırılması için işletme sahiplerinin yoğun biçimde lobi yaptığı bilinmekte” dedi.