"2022'de yeni dünya düzeninin doğuşunun daha sancısız bir şekilde olabildiğini görelim"

Seyyare
-
Aa
+
a
a
a

Seyyare'de Sezin Öney, küresel siyasi konjonktüre dair 2021'e damgasını vuran konuları ele aldı ve 2. Dünya Savaşı sonrası küresel sistem üzerine yorumlarda bulundu. 

Dünya devletleri bayrakları arka planı
Seyyare: 24 Aralık 2021
 

Seyyare: 24 Aralık 2021

podcast servisi: iTunes / RSS

(24 Aralık 2021 tarihinde Açık Radyo’da Seyyare programında yayınlanmıştır.)

 

Ömer Madra: Günaydın Sezin, merhabalar!

Sezin Öney: Merhaba, nasılsınız?

Özdeş Özbay: Günaydın!

SÖ: Seneyi kapatırken maalesef böyle bir de güzel hastalandık. Hayatımızda pozitif bir şey var, böyle bir şey oluyor, o da tabii ki malum hastalığımız. Sosyal medyada da paylaştım, lütfen, insanlara tekrar rica ediyorum üçüncü aşılarınızı geciktirmeyin. Benim beş ay geçmişti aşıdan ama insan olabiliyor, yokmuş gibi yapınca bir şekilde bu hikaye sizi buluyor. O yüzden lütfen ihmal etmeyin ve aşınızı da geciktirmeyin diye mesajımı da vereyim. 

ÖM: Evet, geçmiş olsun diyelim sana.

ÖÖ: Geçmiş olsun!

SÖ: Seneyi kapatırken, hayatımızda zaten pozitif bir bu var bir de Açık Radyo var değil mi?! 

ÖÖ: O da haber içeriği açısından öyle olmayabilir, pek pozitif haberler veremiyoruz ama… Gerçi olunca da veriyoruz; yani Şili’yi üç gündür şişire şişire veriyoruz!

SÖ: AB de işte malum, Türkiye’ye sığınmacılar için 560 milyon kaynak verdi. Hesapta pozitif haber kategorisine giriyor ama girmiyor tabii ki. Girmiyor çünkü gene taksit taksit AB ile bu sığınmacı konusunda… Bu sefer Suriyeli denmiyor, çünkü içinde Afganlar da var, Afganları da katıyoruz. Dolayısıyla, AB ile bu mülteci ilişkimiz böyle sürüyor. Bu ödemeleri aslında önceden daha büyük meblağlar halinde yapıyorlardı, şimdi taksit taksit, ancak idare edecek kadar götürüyorlar. Yani bu 2021-2024 için üç milyar Euro kaynak taahhüdünde bulunmuştu. Daha önceki dönemi hatırlarsak zaten altı milyar Euro söz konusuydu. Daha önceki, 2016’dan 2020’ye kadar olan dönemden, şimdi üç milyara düşmüş vaziyette. Tabii herhalde Euro’nun durumunu görüyorlar. Şaka bir yana şimdi 2021’de bunun 560 milyonluk kısmı serbest bırakılıyor, bırakılmasına karar verildi. Bu da tabii oldukça sıkıntılı, çünkü aslında baktığımızda, mesela acil ihtiyaçların karşılanması için de daha önce bir 325 milyon Euro’luk yardım verdiler. Yani kartlara yüklenen paralar var hatırlarsanız. Bu arada sesini duyuyorsanız annem de arka plandan hemen geldi. Bu Türkiye’de de bayağı tartışma kaynağı olan kartlara para yüklenmesi konusunda, mesela işte kartlar veriyorlar, bir anlamda hayatlarını bedava geçindiriyorlar gibi, Suriyelilere yönelik bir uygulamaydı bu. Tabii aslında minimum hayat standardını sağlamaları için, yani aç kalınmaması için yapılan bir şey ve AB’nin kaynağını verdiği bir şey. Bu program AB’nin şimdiye kadarki en büyük insani yardımı olarak da lanse ediliyor. Yani kendi içinde, bu dönemde kart yardımının söz konusu olması hâlâ aslında büyük bir projeydi. Bir de tabii Türkiye’deki ekonomik durumun bu kadar kötüleşmesi, Türkiye’deki yoksulların, karnını doyuramayan insanların sayısının giderek artması bu dengeleri herkes bakımından altüst edecek. Bu aslında tabii ki ekonomik krizin konuşmadığımız bir boyutu da. Türkiye’deki bütün Türkiye dışından gelen insanlara karşı veya işte Suriyeliler, Afganlar ve ötesi, Türkiye’de maalesef mesele ediliyordu, artık daha de edilmelerini bekleyebiliriz. Bu tarz yardımlar da sorunu çözmek için bir şey getirmiyor maalesef. Tamam, insanların birtakım temel ihtiyaçları karşılanıyor, bu güzel bir şey, ama artık Türkiye’de bir bütün olarak yayılan bir temel ihtiyaç sorunu var. Bir de, ikincisi, aslında insanları topluma herhangi bir şekilde entegre etmeyip yaşatmıyorsunuz veya orada yaşamaları için gerçek bir kaynak sağlamış olmuyorsunuz. Bu da önemli bir konu ve Türkiye’nin belki en dikenli konularından biri aslında.

"2021’i kapatırken, dünyanın dengesiz bir halini konuşuyoruz"

ÖM: Yalnız Türkiye’nin de değil, yani aslında dünyada bazı ülkelerin de, mesela Deutschewelle’den Yunanistan’ın da sığınmacıların parasını kestiğine dair bir haber düştü. Yani Alman İnsan Hakları Örgütü, Pro Asyl diye bir kuruluş tarafından, bayağı, Yunan hükümetinin binlerce sığınmacıya yapılan nakit ödemelerini durdurduğu, binlerce sığınmacının açlık içinde olduğu belirtilmiş. Yani inanılması, okurken bile inanılması güç olan bir haber bu. Sığınmacılar korkunç bir durumda ve AB tarafından bunun kabul edilmesinin düşünülemeyeceğini belirtmiş. “Yunanistan insan onuruna, haysiyetine aykırı gaddarca bir sefalet politikası izliyor” diye konuşmuş. Aynı şekilde, yani öbür tarafa geçersek Afganistan’da da gelirlerine vs. el konulmuş olduğu için Kabil’de büyük protestolar var. Bu, esed dedikleri bayağı dondurulmuş, kaynakların açığa çıkmaması, yani serbest bırakılmaması halinde nüfusun yarısının, milyonlarca insanın açlık içinde kalmaya devam edeceği, tarihin en büyük açlıklarından bir tanesine yol açacağı söyleniyor. 

SÖ: Öyle tabii ki! Yani burada 2021’i kapatırken dünyanın dengesiz bir halini konuşuyoruz, keşke daha konuşabileceğimiz hakikaten pozitif şeyler olabilse. Bir yandan, mesela gene başka bir konu: Ukrayna’da savaş tehdidi. Çok fazla üzerine konuşulmuyor ama hakikaten Ukrayna’da da gerçekten ciddi bir savaş hali yaşanıyor, yani Rusya’nın her an işgal edebileceği söyleniyor. Bir kere, birincisi bunun bu durumun ortaya çıkması malum aralık’ta gerçekleşti. Aralık başında Rusya’nın çok ciddi bir şekilde yığınak yaptığına ilişkin Rusya’nın çok ciddi bir şekilde yığınak yaptığına ilişkin Washington Post’ta bir haber çıkmıştı. Ondan sonra da zaten Amerika’nın bu konuda tehditleri oldu vs. Yani aslında işgalden caydırma çabasına girdiler. Rusya’nın herhangi bir çılgınlık yapmaması için bu tehditlerden bir tanesi de ekonomik tedbirler malum. Bunlar Türkiye’ye karşı konuşulduğu için ve Rusya kontekstinde çok daha ciddileştiği için de birazcık konuşmak istiyorum. Mesela işte bu “swift” sisteminden çıkarma, yani uluslararası bankacılıktaki “swift” sistemi var malum, ondan Rusya’nın çıkarılmasına nükleer seçenek deniyordu. Fakat bakıldığında bir yandan bunun aslında nükleer bir seçenek olmadığı da söyleniyor, çünkü “swift” aslında sadece bir iletişim sistemi. Bu Belçika merkezli bir iletişim sistemi. Tabii ki bunlar İkinci Dünya Savaşı sonrası uluslararası finans piyasalarının gelişmesi için kurulmuş sistemler. Onun mesela ortadan kalkması, yani Rusya’yı gerçekten caydıracak veya Rusya’yı azarlayacak bir durum.

ÖM: Nükleer seçenek ne demek?

SÖ: Yani nükleer düğmeye basar gibi o seçeneği uyguluyorsunuz ve işte Rusya’ya adeta bir nükleer bomba atmış gibi oluyorsunuz, finansal nükleer bomba gibi, öyle bir yaklaşım var. Bu dünya basınında da böyle geçti ve işte bu nükleer seçeneği açıklayan aslında Biden yönetiminden kaynakların ifadesi. Gördüğünüz gibi dünyanın bu döneminde bu mesela bir tehdit mi oluyor gerçekten? Çok belli değil; çünkü bu konuşulalı zaten birkaç hafta oluyor ve Rusya’nın tavırlarında bir değişiklik yok, geri adım atıyor gibi değil. Zaten ocak ayında böyle bir saldırı olur mu diye düşünülüyordu ve ocak ayı önümüzde, bakalım göreceğiz saldırı mı olacak, ne olacak? Kremlin, yani sadece Putin de demiyorum Kremlin ne kadar ileri gidecek? Bunu göreceğiz bakalım. Çünkü yaptığı bir plan var ve o plana göre gidiyor. Yani bu swift sisteminden çıkmak yeni yaptırımlardı, herhalde orada caydırıcılığı zaten en baştan olmuyor. Bu ekonomik yaptırımlar konusunda da çok fazla kullanıldıkları ve artık Rusya’ya yapılabilecek olan çoğu şey zaten yapıldığı için çok da etkilemediği de ayrıca iddia ediliyor. 

Putin: “Türkiye gibi olmamak için faizleri arttırdık”

ÖM: “Ukrayna ile bir anlaşmaya vardık, 2020’de yaptığımız tarzda bir anlaşmayla devam edeceğiz” diye bir açıklama gibi bir şey vardı dün ama tabii bu ne kadar güvenilebilir ve ne kadar sürdürülebilir bir şey? Onu da bilmiyoruz. Bir de aynı zamanda Putin’in de batı dünyası için -batı bloğu diyeyim-“Füzeleriyle kapımıza kadar dayandılar” diye bir açıklaması oldu. Yani zaten bu savaş, gerilim durumu, politikaların da 2021 boyunca hepimizi kaygılandıracak bir şekilde devam ettiğini söylemek lazım herhalde değil mi?

SÖ: Tabii, ayrıca Türkiye de zaten bu savaşın aslında dolaylı olarak içinde çünkü Ukrayna’yla askeri birtakım anlaşmalarımız var malum ve ayrıca Ukrayna’ya SİHA satışı da var. Şimdi Rusya ile asıl bu gerilim konularımızdan bir tanesi de bu, çünkü bir yandan çok iyi anlaşıyor gibi gözüküyoruz ama öte yandan da arada birtakım, işte mesela Suriye’de bir savaş. Ya da şimdi bu Ermenistan meselesi aslında Azerbaycan konusuyla beraber -Türkiye de Kafkaslar’da böyle bir çıkış yapınca- Rusya’nın alanına girmiş oldu. Bunun gibi çeşit çeşit konular var, Ukrayna da bunlardan önemli bir tanesi olarak karşımıza çıkıyor şimdi. Rusya tarafından bu SİHA’ların satışı üzerine Putin zaten bunu dile getirdi Türkiye’ye, Erdoğan’la konuşmasında vs. Şimdi dün de malum, arada bir laf gitti geldi, Putin’in o klasik yıl sonu konferansında. Orada “Türkiye gibi olmamak için faizleri arttırdık” gibi bir ifade kullandı Putin. Bu arada Kremlin’in o tipik, yani Türkiye’ye karşı, ben şunu diyorum “kadife eldiven içinde demir yumruk politikası” veya bir yandan o kadife eldiveni arada çıkarıp tırmalamayı da hiç ihmal etmeyen bir yaklaşımı var. Bunun bir örneğini daha görmüş olduk.

ÖM: Putin ne demiş? “Artış yapılmazsa, Merkez Bankası’na biz karışmıyoruz, nasıl çalışacağına karışmıyorum.”

SÖ: Orada da var, duble yol olmuş o laf. 

ÖM: Evet, “Eleştirmek mümkün ama ben bunu yapmıyorum, iş dünyasıyla iletişim içindeyim ve onların ne düşündüğünü de biliyorum ama ben Merkez Bankası’nın çalışmasını olumlu değerlendiriyorum. Artış yapılmazsa faiz konusunda Türkiye gibi oluruz” demiş. Senin de dediğini biraz daha ayrıntılandırayım dedim.

SÖ: Evet, yani görüldüğü gibi güzel bir laf geçirme olarak niteleyeceğimiz…

ÖÖ: Trip atmış!

SÖ: Valla trip mi atmış, laf mı sokmuş nasıl algılarsınız ama adı neyse Türkiye ve Rusya ilişkilerinde bunu sık sık görüyoruz zaten, bu tek örneği değil, sık sık gerçekleşen de bir durum aslında. İkircikli bir anlaşma halimiz var Rusya’yla da. Bu arada bütün bu swift sistemlerinden bahsettik, Rusya ve Çin de, tabii ki onlar da uluslararası finans piyasalarında aslında alternatif arayışında vs. gibi çıkışlar arada yapıyorlar malum. Bu ne kadar gerçekçi olur, ne olur? Bu tartışılır ama sonuçta tekrar da bu gündeme gelmiş oluyor. Aslında Rusya’nın işine gelen şekilde gelmiş oluyor, çünkü Çin belki tek başına böyle bir şeye zaten hiç niyetlenmeyecek veya böyle bir şeyi zaten kendisi ekonomi odaklı olduğu için gündemlerinde çok da birinci aşamada değil, ama bir anlamda bu karşılıklı tansiyon tırmandıran politikalar, yani son kertede bütün devletler açısından söylüyorum, aslında böyle yeni sistemler ve yeni yaklaşımlar doğmasına neden olabilir. Bu tabii dünya genelinde bizler için, sıradan insanlar için ne kadar iyi bir şey bilmiyorum çünkü aslında biz gerçekten sistemin sarsıntılarını yaşıyoruz. Türkiye’de Dolar’ı vs. bu kadar konuşuyoruz. Kendi iç sarsıntılarımız o kadar çok ki kafamızı dışarıya çıkarmakta güçlük çekiyoruz, ama bence 2021’in en önemli özelliklerinden bir tanesi bu Trump sonrası dönemde aslında onun hızlandırdığı, üstünde tepindiği bu İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşturulan finansal, ekonomik ve işte aynı zamanda siyasi diplomatik sistemin giderek çatırdadığını görüyoruz. Mesela bu İngiltere, Avustralya ve Amerika arasında bu nükleer güçle çalışan denizaltılara yönelik bir AUKUS Anlaşması olmuştu. Bu tabii Çin’e karşı bir tedbirdi ama Fransa’yı da çok kızdırmıştı ve transatlantik ilişkileri çok germişti hatırlarsanız. Çünkü Fransa ile Avustralya’nın denizaltı anlaşmasını bozarak bu anlaşma yapılmıştı. Uluslararası ilişkilerde de aslında bu tarz, hem NATO çerçevesinde hem ben de bazı yorumcular gibi vurgulamıştım; bu Çin’den çok asıl NATO’yu sarsan bir anlaşma çünkü NATO için Çin’de aslında bir sıkıntı yaratıyor. Bu sistemin, bu bahsettiğim İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşan transatlantik ittifak olsun, işte finans piyasalarındaki bütün bu dengeler olsun, hepsinin aslında sarsıldığı bir dönemdeyiz ve bunu da tekrar vurguluyorum, Trump’ın aslında üstünde tepine tepine çok hızlandırdığı ve Rusya, Çin gibi ülkelerin de avantajına olacak şekilde hızlandırdığı bir sistem. Bence şu an, mesela Biden yönetiminin 2021 boyunca yapmaya çalıştığı en büyük politika hamlesi müttefiklerini bir araya getirmek. Bunda çok da başarı olmadıklarını görüyoruz. Hep böyle küçük küçük ittifaklar. Müttefikler içinde de, mesela bu AUKUS hikayesinde olduğu gibi, o anlık konjonktürel ya da işte daha küçük, kendi içine kapalı ittifaklar olduğunu görüyoruz. 

"Aynı zamanda küresel iklim krizini odağına alan yeni bir sistem doğması çok da iyi olurdu ama..."

ÖM: AUKUS derken yani Avusturalya, Britanya ve ABD anlaşması değil mi?

SÖ: Evet. Yani Biden aslında batı ittifakını birçok alanda bir araya getirmeye çalışıyordu, işte özellikle Çin’e karşı birleşmek için. Fakat bu çok mümkün olmadı. Yani ancak çok parça parça bir araya gelebiliyorlar ve konjonktürel olarak bazı olaylarda bir araya gelebiliyorlar. Dolayısıyla bu da aslında o bildiğimiz ittifak sisteminin de yavaş yavaş artık ortadan kalktığını gösteriyor ve biz de işte aslında bu değişim dönüşüm döneminin tam ortasındayız. Bunların önümüzdeki yıllarda da devam edebileceğini öngörebiliriz. İttifaklar ya da birliktelik zayıflayınca tekrar onu sıkılaştırmak veya vazo kırılınca onu tekrar yapıştırmak oldukça zor oluyor, hatta imkansızlaşıyor. Biraz bunu görüyoruz aslında bu sistemde de. Yeni sistem ne olacak? Belki çok daha iyi bir şeye doğru gideceğiz. Yani bahsettiğimiz bu İkinci Dünya Savaşı sonrası sistemde dünyaya birtakım çok büyük şeyler… Evet, büyük bir savaşı tekrar engelledi muhakkak ama onun dışında da o ittifak sisteminin dışındakilere ne kadar iyilik getirdi? Tartışılır; pozitif şeyler getirdiği tartışılır. Onun için aslında belki bütün dünyayı da daha çok kapsayan, içine alan, yepyeni daha adaletli, eşit ve mesela aynı zamanda küresel iklim krizini odağına alan yeni bir sistem doğması çok da iyi olurdu ama can yanmadan bunlar da olmuyor, mesele o zaten. O doğumlar hep sancısız olsa çok güzel olacak ama öyle olmasını umalım diyerek benim 2022 için temennim bu olsun. O yeni dünya düzeninin doğuşunun artık daha sancısız, zahmetsiz bir şekilde olabildiğini görelim. İnsanlığın ayılmasını temenni edelim. 

ÖM: İyi niyetli bir temenni bu mamafih…

SÖ: Size bile fazla iyi niyetli geldi!

ÖM: Yani “Türkiye’nin bu yeni dünya düzeninde de vazgeçilmez bir ülke olduğu net olarak anlaşılmış oldu.” diyor, bunu da yeni bakan…

SÖ: Tabii, böyle şeyler de var. Afrika-Türkiye zirvesi de oldu geçtiğimiz günlerde ve buradaki, zirvedeki en önemli konulardan, mesela Erdoğan’ın Afrikalı öğrencilerle bir araya gelmesinin daha duygusal boyutunu, medyatik boyutunu konuştuk, ettik ama aslında buradaki mesele tabii ki Türkiye’nin insansız hava aracı satışları ki bu Afrika’da çok önemli bir konu. Asıl bu zirvenin gündem maddelerinden bir tanesi de buydu. Bu arada Etiyopya’daki savaşta da, ki Etiyopya’daki savaş önemli çünkü orada da bir Nobel Barış Ödülü alan bir başbakanımız vardı. 

ÖM: Abiy Ahmet.

SÖ: Evet, Abiy Ahmet. Şimdi o Nobel Barış Ödülü’nden sonra iktidarını tehdit ettiği söylenen Tigray’larla hemen savaşa girişmişti. Burada aslında SİHA’lar, Etiyopya’ya SİHA satışı sonunda Ahmet lehine denklemi değiştirmiş gözüküyor. En son New York Times’da da bunun haberi vardı ve bu haberden sonra da Amerika’dan Türkiye’ye bir uyarı geldi. İşte “Etiyopya’ya bu SİHA satışlarıyla ilgili İnsani kaygılarımız var.” diye. İşte böyle bir dünya, böyle bir haldeyiz. 

"Nobel Barış Ödülü alan SİHA’ları kullanmaya başlıyor"

ÖM: Abiy Ahmet’e de Nobel savaş ödülü verelim o zaman!

SÖ: Nobel Barış Ödülü alan bu SİHA’ları kullanmaya başlıyor, unutmayalım ki aslında Obama da silahlı drone’ların çok fazla kullanılmasına önayak olarak, drone savaşını başlatan kişi olarak Amerika tarihine geçti. Onun da barış ödülü var tabii. Yani böyle bir dünya. Bakalım, bu dengeler çok kolay değişir şeyler değiller. Şimdi moralimi yükseltecek bir şey arıyorum da, bulamadım! Söyleyin, siz bulun.

ÖM: Yoo, Amerika Irak’tan çekildi işte, Afganistan’dan da çekildi.

SÖ: Savaşların sonu hezimet işte, bunu da görüyoruz.

ÖM: İşin ilginç yani çekilmediğine dair, yani asker bıraktığına dair de deliller var, kanıtlar var elimizde. Yani “çekildik” diyorlar ama hiçbir yerden tam olarak çekildiği kesinlikle söylenemez. İyi bir haber, pozitif bakıyorum ben de sana destek olmak için…

SÖ: Evet, Afganistan’da da uyuşturucular böyle açık pazarlarda satılıyor vs. gibi BBC’nin oradan bir haberi vardı. Hâlâ orada kalabilen -kalabilen derken yani zaten Afgan- Afgan bir gazetecinin yaptığı, hâlâ haber yapabilen diyelim, tam yerinden bildiren bir rapor vardı ama yani bunlar da dünyanın üzerine böyle atılmış, adeta havada duran ve pimi çekilmiş el bombaları gibi. Yani Afganistan konusu da bu örneklerden bir tanesi. Size söz, 2022’ye artık negatif gireceğim. Ben pozitif olunca içim negatifleşiyor galiba, dolayısıyla size 2022 için güzel haberler bulup gireceğim ve böyle bir program yapacağım, söz veriyorum. 

ÖM: Çok teşekkürler, küresel iklim değişikliği de sona erecek diye düşünebiliriz bu durumda değil mi? 

SÖ: Tedbirler alınacak diyelim. 

ÖM: Tedbirler alınacak. Peki çok teşekkür ederiz ve tekrar geçmiş olsun!

SÖ: Görüşmek üzere.

ÖÖ: Görüşmek üzere.