Açık Radyo Bülteni
Dinleyici Destek Özel Yayınları’nın 21. edisyonu 16 Mart Cumartesi sabahı başladı ve 24 Mart Pazar akşamı sona erdi. Dokuz gün boyunca yayına katılan ve emeği geçen herkese teşekkür ederiz.
8 Mart Dünya Kadınlar günü hayatın farklı alanlarında kadınların yüzyıllardır yaşadığı cinsiyetçiliğe, ayrımcılığa, erkek şiddetine karşı uluslararası direniş günü.
Eskiden Mart ayı baharın gelişini müjdeler, güneş ışıkları ruhumuzu ısıtır, içimizi mutluluk kaplardı. Bugünlerde ise sürüp giden iklim kriziyle aylar, mevsimler birbirine karıştı.
Henüz 6 Şubat depremlerinin birinci yıl dönümü tazeliğini korurken, Erzincan İliç’teki altın madeni faciasıyla yeni bir dehşete şahit olduk.
Başlarken asıl amaç tekti: Kuruluşa el verenlerin, bu maceraya katılanların, dinleyicilerin ve destekçilerin ortak çabasıyla dünyayı birazcık daha iyi bir yer haline getirebilmek. Ana sloganımız da tekti: ‘Kâinatın tüm renklerine, seslerine, titreşimlerine Açık Radyo.’
Hafta boyunca Şubat depremlerinin ilk saatlerinde başlayan ses olma çabamızı, geçtiğimiz bir yılda önlemler ve dayanışma adına öğrendiklerimiz odağında sürdürdük.
Güney Afrika’nın İsrail’e karşı açtığı davada dünyanın en büyük yargı organı Uluslararası Adalet Divanı, ihtiyati tedbir kararı aldı. İsrail ise karara tepki olarak antisemitizm çanlarını çalmaya başladı bile.
Gazze’de devam eden soykırıma tepkiler dünyanın her yanına dağılmış durumda. Dünyanın birçok yerinde gerçekleştirilen protesto yürüyüşlerinin yanı sıra Güney Afrika’nın Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail’e karşı açtığı dava, pek çok başka ülkeyi de yüreklendirdi.
“İlk ânı unutmam mümkün değil (...) O kadar şoke ediciydi ki, bu haberi duyduğunda ne yaptığını unutan kimse yok (...) Bir yerdeyken bir telefon geldi ve konuşmaya başladı.
Birleşmiş Milletler tarafından 1948’de kabul edilen ‘Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ne göre, bir eylemin soykırım olarak kabul edilebilmesi için: Soykırım eylemleri ulusal, etnik, dini veya ırksal bir grubu hedef almalıdır.
Çoklu yokoluş krizinden çıkmamız, dünyanın önde gelen ekoloji yazarlarından birinin dediği gibi, “direniş adaları”nı savunmaktan ve genişletmekten geçiyor. Bu “adalar” yeryüzü sistemlerinin çöküşüne ilişkin krizleri açıklayabileceğimiz, enine boyuna tartışabileceğimiz yegâne yerler.
Dünyada ve ülkede iklim ve çevre felaketleri.
Savaş ve iç savaş felaketleri.
Deprem ve yıkım felaketleri.
Göç ve mülteci felaketleri.
Demokrasiye darbe ve suikast felaketleri.
Ve de, dünyada ve ülkede iklim ve çevre direniş hareketleri.
Depremde büyük yıkım gören Antakya’nın tarihî merkezi deprem sonrasında hasarlı binaların yıkımı, yıkım alanlarında ayrıştırma, hafriyat kaldırma çalışmalarının hızlı bir şekilde hayata geçirilmesi neticesinde bugün sokak izlerinin dahi ortadan kalktığı, büyük boşlukların şehri ele geçirdiği, tan
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı COP28’in sonuç kararında ‘fosil yakıtların kullanımından uzaklaşma’ tavsiyesinin yer alması tarihî olsa da, Endüstri’nin dünya ile kavga etmeyi sürdürmeye kararlı olduğu da aşikâr.
Gazze'nin yanışını izlerken, aynı zamanda tüm gezegeni Gazze benzeri bir felakete çevirdiğimizi de hatırlamakta fayda var. Bu sadece göreceli yavaş çekimde oluyor.*
İklim krizi tarihinde önemli bir atılım ve potansiyel bir dönüm noktası olarak görülen COP28, 30 Aralık’ta başladı.
Ülkemizde ve dünyada kadına yönelik şiddetin giderek arttığını, en temel insan hakkı olan yaşam hakkının vahşice ihlal edildiğini görüyor; ayrımcılığa, sömürüye, savaşa ve toplumsal cinsiyet kökenli şiddete karşı durmaya devam ediyoruz.
19 Ocak 2007 saat 15.00 sularında, Genel Yayın Yönetmeni olduğu Agos gazetesinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonrası aramızdan alınan Hrant Dink, 1909 yılından bu yana Türkiye'de suikast sonucu öldürülen 62. gazeteci.
Bir yandan Gazze’deki insanlık dışı şiddet devam ediyor; diğer yandan dünyanın dört bir tarafında iklim krizi için eylemler sürüyor.
Gazze’de internet yok, telefon yok, elektrik yok, su yok; şiddet var, acı var, soykırım var. İsrail'in 21.