Kalleş kaleşler ile Veysel Ateş'ler

-
Aa
+
a
a
a

14 Kasım 2005Umur Talu

Kimimiz sanıyor ki, ne bileyim, "derindevlet...lokalolay...itirafçıbombası...askerparmağı...provokasyon...jitemjötem...susurluk,susuzluk,suskunluk" gibi olayların üstüne gidilmesi, yazılması, çizilmesi, teşhir edilmesi, kınanması, araştırılması, kovuşturulması, soruşturulması, bazen bir ihtimal mahkum edilmesi... "Terörünveörgütünelinigüçlendirir." Aynı zamanda, "terörle mücadelenin ve güvenlik güçlerinin moralini ve elini zayıflatır." O yüzden, gizlemek, tanımazdan, bilmezden, görmezden gelmek gerekir.Terörist dururken bunlarla uğraşmaya "hainlik" bile denebilir.

Bir görüştür ama bulanık görüştür; bulanık suda avcı bir görüştür.Olay, ancak suçüstü gibi olup da büyük medyada bu şekilde yer bulmayı hak edinceye kadar, bölgede, yörede zaten yeterince yorumlanmış, sokaktan sokağa, haneden haneye, kahveden kahveye, mezradan mezraya bin türlü hikaye anlatılmıştır.Biraz ilgilenen, bölgede benzeri patlamaların iki aydır "aynenböyle" değerlendirildiğini bilir.İnsanlar, belki aklı başında olup da şiddetin her türlüsüne karşı çıkabilecekler dahi, neredeyse PKK'yı "hepmasum" gören bir akıntıya kapılıp giderler.Karanlık kaldıkça, her olayın çekiştirilip yamultulması mukadderdir zaten.Oysa, "resmiterör" yöntemlerini ve hücrelerini yok etmek, mahkum etmek, hukuku aramak, karanlıktan mümkün olduğunca çıkmaya çalışmak da bir yoldur.Bu yol, "adaletduygusu" nun tesisine ve tahkimine dair bir ufuktur.Başbakan, Genelkurmay Başkanı böyle bir yolda hakikaten uzlaşmışlarsa, ne ala.

Mesele; evinin önünde kurşunlanan bir çocuğun öldürülmesini bir an önce yargıda aydınlatmak...Mesele; bir zamanlar "PKKtetikçisi" iken inançsız, adi şiddet tutkusunu şimdi "devletemri"ne sunan mamul katillerin elindeki bombayı, bombayı vereni, ona emredeni yangından kaçırmadan, öyle kafadan bireysel kabul etmeden, köküyle ve suyuyla yargı konusu yapabilmektir.O zaman hep birlikte şunu daha kuvvetlice söyleriz: Ey vatandaş! Devlet şiddeti gibi meselelerde çok insan, anormal vicdan, tepki ve isyan olan ruh halinizi, lütfen; pusu, bomba, mayın, daimi silah daimi şiddetle her türlü umudu boğmaya adamış hemşehrilerinize karşı da büyütün.Büyütün ki, birbirleriyle çatışırken aslında birbirleriyle ittifak yapan kimilerinin, daha çok ölüm, daha çok "30bininsanımız", daha çok yetim, daha çok acılı anne, daha çok bayraklı şehit, daha çok rengarenk tabutlu cenazeler üretmesinin...Koşuşturan şu miniklere daha karanlık gelecek biçmesinin, daha genç kefenler dikmesinin de önüne geçilebilsin. "Kalleşkaleşler" hangi bagajda çıkarsa çıksın, kınanabilsin, kırılabilsin. İkiyüzlü olmadan!

Garip bir istatistik: İnternette arama yapmak üzere, "Google"a, Şemdinli'de astsubay arkadaşlarının yanında bomba zanlısı olarak yakalanan PKK itirafçısı "VeyselAteş'in adını verdim. Yani, ulaşılabilen tüm kaynaklarda kayıtlı "VeyselAteş"lerle ilgili metinler gelecekti.Toplam 28 atıftan, bir, iki istisna hariç üçü şu kişilere aitti: Şemdinli "lokaloperatör"ü, eski PKK'lı "terörist", şimdi devlet elemanı VeyselAteş. 2001'de Silopi'de, iki DEHAP'lının en son görüldüğü ve orada bugüne dek kayıplara karıştığı Jandarma komutanlığında o gün nizamiyede nöbetçi olup isimleri kaydeden, gittiklerine dair ifade veren Çavuş VeyselAteş. Ve Mersin'deki bayrak yakma olayında sanık çocukları gözaltına alanlardan polis VeyselAteş. Çok rastlanabilen bir isim soyadı ikilisini makineye verince karşınıza en çok çıkanlar, bilim adamları, sanatçılar, futbolcular değil; bir yerinden "terör,terörlemücadele,şiddet"le ilişkili VeyselAteş'ler.Yani, öyle bir ateş ki, neredeyse iki Veysel'den, üç Aysel'den birini içine alıp sürüklemiş! Çok fazla, çok!

http://arsiv.sabah.com.tr/2005/11/14/yaz04-40-117.html