Orta Çağ'da "mille-fleur" Goblenlerindeki Bahçeler

Botanitopya
-
Aa
+
a
a
a

Orta Çağ'a ait "mille-fleur" tarzı goblenlerin bahçesinde dolaşıyoruz. Ayrıntılarda gizli çiçeklerden, otlardan, meyvelerden konuşuyoruz.

Orta Çağ'daki 'mille-fleur' goblen bahçeleri
 

Orta Çağ'daki 'mille-fleur' goblen bahçeleri

podcast servisi: iTunes / RSS

Fransızca bir terim olan mille-fleur "bin çiçek" anlamına geliyor ve goblenlerde genellikle yeşil zemin üstünde birçok farklı küçük çiçeklerin, bitkilerin gösterildiği bir arka plan stilini ifade ediyor. Metropolitan ve Louvre müzelerinin koleksiyonlarından birkaç örneğe detaylı olarak bakacağız . Bu mille-fleur goblenlerde, Ortaçağ bahçelerinde yetişen şifalı bitkilerin ya da bahçe çitlerinin dışında da kalan yabani otların, çiçeklerin arasında, hemen hemen aynı boyutlarda betimlenmiş tavşan, güvercin ve kuş gibi küçük hayvanların yanı sıra tek boynuzlu at Unicorn gibi düşsel varlıklar da vardır. 

Yaklaşık 1400 ila 1550 yılları arasında yapılmıştır bu goblenler, mille-fleur arka plan, goblenin tepesine doğru uzanır, gökyüzü yok gibidir. Genelde efsanevi tek boynuzlu atın başrolde olduğu alegorik konular işlenir... Ortaçağ sanatında tek boynuzlu at hem yeniden doğan Mesih'in hem de saflık, zarafet ve sevginin  sembolü.

Ortaçağ florasına, bahçelerine ait hangi bitkiler vardır peki bu mille-fleurgoblenlerde? Örneğin yaban mersini, böğürtlen, mürver ve çilek gibi küçük meyveler var. Kiraz, şeftali, erik, kayısı, muşmula, alıç, fındık, meşe, fıstık çamı ve ceviz ağaçları da bazen kutsal semboller olarak yerlerini alır; hurma, nar ve portakal gibi tropikal ve subtropikal meyveler de vardır. 

E.J. Alexander Woodward ve Carol H. Woodward The Flora of the Unicorn Tapestries/ Tek Boynuzlu At Goblenlerindeki Flora kitaplarında, bu goblenlerde botanik doğrulukla betimlenen hepsi Orta Çağ’da bilinen kocayemiş, titrek kavak, kayın, ıhlamur ve karaağaç gibi bazı orman ağaçları dahil- yaklaşık 100 kadar bitki türünü tanımlamış.

2 kadın ve bir çocuğun olduğu goblen

16. yüzyılın başına ait mille-fleur stili, alegorik bir goblende, bir ağacın yanında biri saçını tarayan, diğeri elinde yelpazesiyle iki genç kadın, ortada bir çocuk, tarak ve aynayı eline almış neşeli bir maymun, mutlu mutlu uçan ördekler var. Perspektif kaygısı olmadan betimlenmiş bu sahne, duvarlarla çevrili, kendi içine kapalı hortus conclusus denen Orta Çağ’a özgü “gizli bahçeyi” anımsatsa da bu dokuma aslında bir Orta Çağ bahçesini bire bir canlandırma amacıyla yapılmış değil. Doğanın ehlileştirildiği -yani bitkilerin, hayvanların ve insanların uyum içinde yaşayabildiği cenneti; merhametin vücut bulduğu, günahlardan arındırılmış mükemmel bahçeyi anlatmak istiyor. Hem güzelliğiyle öne çıkan hem de yendiğinde iyilik veren bitkileri ve tüm bu varlıkları yaratan Tanrı’nın cömertliğine şükranlarını sunuyor. Orta Çağ’da manastır bahçelerinde, çiçek bahçesinin yanında kare biçimli tarhlara ekilmiş aromatik, yenebilen ya da şifalı bitkilerin olduğu bir mutfak bahçesi; daha çok gezinti alanı olarak kullanılan meyve bahçesi ve bir çayırlık vardır.  Güller, zambaklar, süsenler, menekşeler, rezene, adaçayı, biberiye ve diğer birçok aromatik bitki ve çiçek mutfak bahçelerinde yetiştiriliyordu ama hortus conclusus'un dışında kalan başka yararlı bitkiler de vardı. Yabani çiçeklerle dolu bu çayırlıktır aslında “mille-fleur” goblenlerinde öne çıkan... 

goblenden bir kesit

Goblenlerin amacı, sponsorlarının yaşamını, zenginliğini ve gücünü açıkça övmekti. Bitkilerin cömertçe sergilenmesi hem dekoratif bir işleve hizmet ediyor hem de sanatçılara ve sanat hamilerine bahçe görüntülerinin çekiciliğini yansıtıyordu. İki kez Fransa Kraliçesi olan ve 1499'da 12. Louis ile evlenen Brittany'li Anne'nin (1457-1521) Tek Boynuzlu At duvar halılarının esin kaynağı olduğu düşünülüyor; onun bitkilere merakı ve bahçecilik tutkusu da bu düşünceyi destekliyor elbette. Resmi saray ressamı Jean Bourdichon'un 1503 ile 1508 yılları arasında onun için yaptığı dua kitabı, botanik tarihi açısından da önemlidir. Bu kodeksin kimi sayfalarında kenar boşluklarını - üstte Latince bilimsel adı, altta Fransızca adının da belirtildiği- 330'dan fazla bitki süslüyor. Manevi amaçlarla yapılmış bu kodeks, bir yönüyle de botanikçilerin ilgisini çeken  bir doğa ansiklopedisi gibi.

goblenli kitap goblenli kitap  goblenli kitap

The Unicorn is Killed and Brought to the Castle (1495-1505) gobleninde bir av sahnesi anlatılmış, avcıların mızraklarıyla öldürülen tek boynuzlu atın arkasında, kutsal bir ağaç yükseliyor. Fındık ağacı bu... İskandinav, Kelt ve Roma mitolojisinde fındık, Bilgi Ağacı olarak geçiyor ve bilgeliği sembolize ediyor. Batı'da doğaüstü büyülerden koruduğuna inanılırmış; alıç ve üvez ile birlikte, fındık dalları da toplanır, 1 Mayıs'ta baharı kutlamak için kapılara asılırmış. İrlanda söylencelerinde fındıkta yaşayan bilge perilerin insanları yılanlara, kötü ruhlara, kötülüğe karşı koruduğundan bahsedilir. Kehanet gücüne sahip olduğuna dair bir inanış olduğu için su aramak amacıyla dallarından kehanet çubukları yapılırmış ama sadece su aramak için değil, değerli madenleri, hazineleri ve hatta suçluları bulmak için de kullanılırmış.  

goblenden bir kesit  goblenden bir kesit 

The Unicorn is Killed and Brought to the Castle gobleninin sol alt köşesinde hem meyve hali hem de çiçekte duran bir fındık ağacı belirgin bir şekilde tasvir edilmiş. Bir dala tünemiş kızıl sincap, bir fındığı pençesiyle kavrıyor. İskandinav ve Germen miti, sincapların ağaçların dibinde yaşayan yeraltı dünyasının ruhları ile yukarıdaki tanrılar arasında bağlantı kuran haberciler olduğunu söyler; bu sembolik anlamı nedeniyle hikayedeki yerini almış olabilir. 

goblenden bir kesit

The Unicorn in Captivity / Esaretteki Tek Boynuzlu At (1495-1505) gobleninde efsanevi yaratığın hapsedildiği çitin dışında kalan çayırda, Orta Çağ'ın sonunda bahçede de yetiştirilecek olan yabani karanfiller de görünüyor. Bilimsel adı Dianthus Caryophyllus "tanrının çiçeği" ya da "cennet çiçeği" anlamına geliyor. Parlak renkleri ve tırtıklı 'pembe' taç yapraklarıyla, on beşinci yüzyıla ait dua kitaplarının bordürlerinde ve goblenlerde tasvir edilmesi de bu yüzden. 

goblenden bir kesit  goblenden bir kesit  

Orta Çağ bahçelerinde çokça yetiştirilen bu çiçeklerin dışında, oturan tek boynuzlu atın hemen önünde mor orkisleri, yani Türk salebini de görüyoruz. Latince adı Orchis mascula. Britanya'nın ormanlarında, çayırlarında bolca yetişen bu kır çiçeği, Shakespeare'in Hamlet eserinde de geçiyor. Daha doğrusu Ophelia'nın çelengindeki "ölü adamın parmaklarına benzetilen uzun morların" bu çiçek  olabileceği düşünülüyor. 

goblenden bir kesit  Orchis mascula
Ormanlık ve çalılıklarda özellikle gölgelik alanlarda yetişen yılan yastığını (Arum maculatum) da görüyoruz bu goblende. Yılan yastığı, Avrupa folklorunda oldukça önemli bir bitki. Kışın sonlarında, nisan ve mayıs aylarında  ok ucu görünümünde, dalgalı kenarlı yaprakları arasından fallik görüntüsüyle dikkat çeken mor renkte spadiks denen bir çiçek ortaya çıkar. Türkiye’de yılan yastığı, nivik otu, livik otu, ayı kulağı, kabargan, tirşik, Andırın doktoru, yılan dili gibi isimlerle anılıyor. Anavarzalı Dioscorides de bu ayırt edici görünümünden dolayı olsa gerek, afrodizyak olduğunu iddia etmiş. 

goblenden bir kesit  Arum maculatum

Fındık gibi yılan yastığı (Arum maculatum) da bu çağrışımlardan dolayı bereketin ve doğurganlığın simgesi olarak Britanya'nın 1 Mayıs gelenekleriyle ilişkilendirilen bir bitki. Tabii bu özelliği yüzünden ahlakçı Viktorya döneminde şeytani, ahlaksız ve dizginsiz günahın simgesi olarak kınanmış. Oysa antik dönemden bugüne, Dioscorides'ten başlayarak birçok bitki uzmanı afrodizyak ve doğurganlığı artıracak ilaç yapımında, ateş düşürücü, balgam söktürücü olarak ya da parazitleri yok etmek için arumun nişastalı yumrularını kullanıyor; taze yapraklarının cilt hastalıklarına iyi geldiğini düşünüyorlardı. 

The Unicorn in Captivitygobleninde bahçelerimizin süs bitkisi Hezaren (delphinium)'i de görüyoruz; düğün çiçeği ailesinin zehirli bir üyesi. Tohumları, Antik Çağ'da ve Orta Çağ'da uyuz ve bitleri öldürmek için kullanılmış. Hezarenin, bu goblenlerdeki diğer yabani bitkiler gibi, yine efsanelerle örülü bir tarihi var. Eski Yunanlılar, çiçeğin büyülü olduğuna inanırlarmış; Transilvanya'da hezarenler cadıları ahırlardan uzak tutmak için; Orta Çağ İngiltere'sinde ise bu çiçeğin kökü aşk iksirleri yapmak için kullanılırmış.

delphinium  goblenden bir kesit 

1500'lerin başına ait Christ is Born as Man’s Redeemer / Mesih İnsanın Kurtarıcısı Olarak Doğdu gobleninde ise İsa'nın ayaklarının dibinde -ilk bakışta küçük çiçekli bir yaban gülü gibi görünen- gül ailesinin bir başka üyesi böğürtleni, Latince adıyla Rubus fruticosus'u görürüz. 

Dikenli bitkiler genellikle Orta Çağ sanatında Adem ve Havva'nın günahı, insanlığın düşmüş hali ile ilişkilendiriliyor. Siyah meyveli böğürtlenin de ölümle bir ilişkisi var. 

goblenden bir kesit  goblen