"Politikacıların harekete geçmesi için hava henüz yeterince sıcak değil mi?"

Çeviri
-
Aa
+
a
a
a

Son zamanlardaki rekor sıcaklıklar yine tam da bilim insanlarının öngördüğü gibi, dünya çapında bir dizi felakete yol açıyor. Bu konuya dikkat çeken Bill McKibben'ın 11 Temmuz tarihinde yayınlanan "Politikacıların harekete geçmesi için hava henüz yeterince sıcak değil mi?" adlı yazısını Özge Atılgan'ın çevirisiyle paylaşıyoruz.

""

Küresel ortalama sıcaklıkla şimdiye kadar ölçülen en sıcak gün, en sıcak hafta, en sıcak Haziran, en yüksek okyanus sıcaklıkları, en düşük deniz buzu seviyeleri... Son zamanlarda o kadar çok sıcaklık rekorunu kırdık ki geçen hafta sonunda eklenen birkaç ek gösterge gözümüzden kaçmış olabilir. Ancak önemliler, çünkü sadece içinde bulunduğumuz kötü durumun boyutunu göstermekle kalmıyor, aynı zamanda bununla yüzleşmeyi çok zorlaştıran siyasi zayıflıkları da aydınlatmaya yardımcı oluyorlar.

Kanada'nın Kuzeybatı topraklarında, yani Kuzey Kutup Dairesi'nin sadece birkaç mil altında, 66,2 derece kuzey enleminde yer alan Fort Good Hope, Cumartesi öğleden sonra 37,4ºC’ye ulaşarak eski rekoru dört derece aştı. Biraz güneydeki Norman Wells kasabası da 37,8ºC’i aştı. Bu değerler, bu kadar kuzeyde herhangi bir yerdeki en yüksek sıcaklık rekoruna yakın. Hafta sonu bu bölge, güneyde 20 derece enlemde olan Kanada'nın başkenti Ottawa dahil hiç olmadığı kadar sıcaktı. Kanada yalnız değildi. Pekin, yüz milyonlarca insanı etkileyen rekor bir sıcak hava dalgasıyla, 35ºC üzerindeki sıcaklığı bir haftadan fazla yaşadı. Yetkililerin bazıları 1937'deki Japon işgalinden kalma hava saldırısı sığınaklarını soğutma merkezleri olarak kullanıma açtı. Kuveyt ve Irak'ta sıcaklıklar 50ºC; Afrika, Cezayir'deki bir bölgede sıcaklığın perşembe günü 39,6ºC altına düşmemesi ile şimdiye kadarki en sıcak gece saati kaydedildi.

Çin'de bir kamyon vatandaşları serinletmek için su püskürtüyor

Bu sıcaklıklar, yine tam da bilim insanlarının öngördüğü gibi, dünya çapında bir dizi felakete yol açıyor. Yüzyılımızın temel gerçeklerinden birini hatırlayalım; sıcak hava soğuktan daha fazla su buharı tutar. Kurak bölgelerde bu durum kuraklığa yol açar ancak su bir kez havaya karıştığında aşağı inecektir. Geçtiğimiz birkaç gün içinde Al Jazeera, Japonya'da yağmurun ‘güneybatı Japonya'yı durma noktasına getirdiğini’ bildirdi; Çin'de sıcak hava dalgasının ortasında bile mevsimsel dağ sellerinde bir düzineden fazla insan öldü; Kuzey Hindistan'da köprüler ve binalar nehirlere sürüklendi; İspanya'da arabalar dar sokaklara sürüklendi; yolların kaybolduğu West Point'teki tarihi binaların zarar gördüğünden korkulurken, Hudson Vadisi'nde de yıkıcı sel ve çamur kaymaları gördük. Ben bu satırları yazarken Vermont'taki mahallem yüksek sel riski uyarısı altında. Biraz güneyimizde, mahsur kalan kampçılar için yükselen sudan kurtarma çalışmaları yürütülüyor ve eyalet başkenti Montpelier'in şehir merkezini feci şekilde su bastı.

Yani kriz her yerde – bu yüzden adına küresel ısınma deniyor. Ancak Kanada'nın durumu ilginç, çünkü güçlü bir çevre duyarlılığına sahip liberal bir demokrasi - bu yılın başlarında yapılan bir ankete göre Kanadalıların %75’i iklim değişikliği konusunda endişeli; nüfusun %21’i bu nedenle daha az çocuk sahibi oluyor ya da hiç çocuk sahibi olmuyor. Kuzey Kutbu dünyadaki diğer tüm yerlerden daha hızlı ısınıyor ve bu ulus, bu krize en ön sıradan tanıklık ediyor. Olağanüstü bir bahar sıcak dalgasının sonucu olarak, bu yıl orman yangınları ülkede kayıtlara geçen tüm bir yıl yangınlarına göre daha fazla alanı yaktı- şu ana kadar yangın sezonu normalden %1400 daha fazla ormanı tüketti. Bu tür bir değişimin maliyeti çok büyük: Yangın sezonu başlamadan önce Kanada İklim Enstitüsü tarafından yapılan bir ekonomik analiz, iklim değişikliğinin 2025 yılına kadar ülkenin ekonomik büyümesini yarı yarıya azaltabileceğini öne sürdü. Buna göre 2050 yılına gelindiğinde, ‘çoğunlukla iş gücü verimliliğini düşüren ve erken ölümlere neden olan aşırı sıcaklar nedeniyle’ yarım milyon iş kaybı yaşanacak. Chicago ve New York'ta olduğu gibi Kanada şehirleri de bu yaz hava kalitesinin dünyanın en kötüsü olduğu anlar yaşadı; Montreal'de bir Ironman triatlonu iptal edildi. Nitekim, insanların akciğerleri çelikten yapılmadı.

Ancak bunların hiçbiri fosil yakıt endüstrisinin hakimiyetinde olmaya devam eden siyasi dinamiği gerçek anlamda değiştirmeye yetmedi. Justin Trudeau hükümeti, iklim bilimcilerin gerekli hedef olarak belirlediği şekilde, 2030 yılına kadar emisyonları 2005 seviyelerinin belki de %45’in altına indirecek bir plan hakkında gürültü ediyordu. Ancak Haziran ayında petrol zengini Alberta eyaletindeki yetkililerle yapılan görüşmenin ardından, hükümet hızla geri adım atmaya başladı ve Doğal Kaynaklar Bakanı Jonathan Wilkinson şöyle bir açıklama yaptı, “Petrol ve gaz emisyonlarına bir üst sınır getirmeyi taahhüt ettik. Ancak bunu yapmanın pek çok farklı yolu var. Esneklikler ve bunu nasıl tasarladığınız önemli.” Hedefler küçülebilir, zamanlama değişebilir ve Kanada artan fosil gaz ihracatını inanılmaz bir şekilde karbon azaltma yöntemi olarak saymaya karar verebilir. (Ülke, British Columbia kıyısında ilk sıvılaştırılmış doğalgaz veya L.N.G. ihracat terminalini inşa etme sürecinde.) Kanada doğalgazının, başka bir yerde yakılan kömürün yerini alacağı iddia ediliyor. Doğalgazın yenilenebilir enerjinin yerini alması da en az onun kadar muhtemel. Ancak tüm süreç boyunca sızan metan gazı, doğalgazı da kömür kadar iklim tehdidi haline getiriyor. Hükümetin görevi, çocuk sahibi olmaktan endişe duyan her beş Kanadalı’dan birini yatıştırmak için mümkün olduğunca fazla ilerleme kaydediliyor görüntüsü yaratmak, aynı zamanda sektörle mümkün olduğunca az siyasi sorun yaratmak. (Bir Twitter bot hesabı birkaç saat içinde bir petrol endüstrisi ile Ottawa'daki yetkililer arasında yapılan lobi toplantılarının listesini güncelliyor.) Örneğin Wilkinson, endüstriye verilen tavizler konusu kendisine sorulduğunda, “Hidrokarbonların devam eden bir rolü olmayacağını düşünenler bisiklet zincirlerine ne koyduklarını düşünseler iyi olur,” dedi. Dünyada ne kadar bisiklet zinciri yağı kullanılıyor bilmiyorum ama benimki 90 ml’ye yakın bir kapta geliyor ve uzun süre dayanıyor. Tahminimce Alberta'nın katranlı kumlarından 45 dakikalık üretim, şu andan itibaren güneş patlayana kadar dünyadaki her zinciri yağlamaya yeter. Her durumda, bu tür gevezelikler iklim kaosuna doğru kayışımızı hızlandırıyor.

Sadece Kanada'ya yüklenmek adil değil. Amerika Birleşik Devletleri'nde Başkan Biden, Enflasyonu Düşürme Yasasını geçirerek güçlü bir çevre mirasına sahip olduğunu iddiasını ortaya koydu. Ancak Alaska'daki hem dev bir petrol hem de dev bir L.N.G. projesinin yönetimi, Virginia’daki Mountain Valley Boru Hattı’nı ve çok sayıdaki açık deniz kiralanmasını onayladı. Körfez Kıyısı’nda büyük L.N.G. terminallerini destekleme ihtimali de var. Büyük Britanya'da İşçi Partisi lideri Keir Starmer, Pazar günü Times of London'a verdiği demeçte, “Ağaç kucaklayıcılarından nefret ettiğini,” söyledi. Muhtemelen partisinin taahhüt etmek istediğinden daha fazlasını yapması için bastırdıklarından. Çin büyük miktarlarda yenilenebilir enerji üretiyor fakat aynı zamanda daha fazla kömürlü termik santral inşa ediyor. Çünkü hükümetin meşruiyeti, ekonomik büyümeyi her zaman sıcak tutmasına bağlı ve bu şekilde devam ediyor… Politikacılar iklim değişikliği konusunda çok şey yapıyormuş gibi görünmek istiyor, tabii endüstri ile herhangi bir sorun içine düşmeyecek kadar. Sürekli iddia ettikleri şey, yapılandırdıkları yeşil altyapının eninde sonunda emisyonları, izin vermeye devam ettikleri fosil yakıttan daha fazla azaltacağı.

Eninde sonunda şu doğru. Güneş ve rüzgar enerjisi, ucuz ve zaman verildiği takdirde ekonomi işini yapacaktır. Ancak bu ay ki sıcaklıkların açıkça gösterdiği gibi burada sahip olmadığımız şey zaman ve ne zaman yeni bir boru hattı inşa edilse ya da yeni bir petrol sahası açılsa bu geçiş süreci uzuyor. Kanadalı aktivist Tzeporah Berman'ın liderliğini yaptığı bir yaklaşım, fosil yakıtların yayılmasını önleme anlaşması olabilir. Ancak bu yaklaşım, şu ana kadar aralarında toplam nüfusu 340 bin civarında olan Vanuatu ve Tuvalu'nun da bulunduğu birkaç Pasifik ada ülkesinin desteğini almış durumda. Aktivistler Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği konferanslarındaki müzakere sürecini, fosil yakıtları bir şekilde aşamalı azaltmak için kullanmaya çalışıyor, ancak Kasım ayında Dubai'de yapılacak olan bu yılki COP28 oturumu, üretimini önemli ölçüde artırmak isteyen devlet petrol şirketinin CEO'su tarafından yönetilecek. Yeşil göz boyama, kurumsal bir sanat haline geldi.

COP28 başkanı ve aynı zamanda ADNOC Petrol Şirketi başkanı Al Jaber 

Bu nedenle kamu kampanyalarının devam etmesi gerekecek. Ancak şu anda Başkanların ve CEO'ların yaptıkları hesaplamaları değiştirecek kadar baskı oluşturmuyorlar. Bunun nedeni kısmen, politikacıların kaydettiği ilerlemenin (örneğin Enflasyonu Düşürme Yasası) daha fazla bir şeyler yapmaları konusundaki aciliyeti ortadan kaldırması. Biden, iklim değişikliği konusunda diğer tüm Başkanlardan daha fazlasını yaptığını rahatlıkla söyleyebilir (ve tabii ki en muhtemel rakibi tüm bunlara aldatmaca dedi). BM Genel Sekreteri António Guterres'in İklim İçin Azim Zirvesi çağrısında bulunurken, Eylül ayı ortalarında New York'ta bir miting planlanıyor. Böylece Genel Kurul'a hitap edebilecek olan Biden'ın Guterres'in fosil yakıtların yaygınlaştırılmasına son verilmesi yönündeki taleplerini yerine getirmesi gerektiği ortaya konulmuş ve desteklenmiş olacak. Ancak bu sanki daha büyük bir çağrı gibi hissediliyor – örneğin yarım yüzyıl önce Amerikan nüfusunun %10’unu sokaklara döken Dünya Günü (Earth Day) gösterileri gibi. Siyasi gerçekliği değiştiren, işte bu ölçekteki patlamalardır ve bu patlamalar genellikle sadece korku ve öfkeden değil, aynı zamanda sevgi ve kararlılıktan da kaynaklanır.

AP Photo
23 Nisan 1970'te Dünya Günü'nü gözlemleyen kalabalığın bir parçası

Kaliforniya kıyılarının altı mil açığındaki sondaj kulesinin sebep olduğu 1969 yılındaki büyük Santa Barbara petrol sızıntısı, 1970 yılının Nisan ayındaki ilk Dünya Günü'nün kıvılcımlarından biriydi. İnsanlar petrole bulanmış ölü deniz kuşlarını gördükçe öfkeleniyorlardı. Aynı zamanda okyanus, plaj, kumda huzur içinde oturma imkanı gibi sevdikleri şeyler için de savaşıyorlardı. Son haftalardaki inanılmaz ısınma korku yaratmalı, ancak aynı zamanda bize bir esintinin ne kadar değerli olduğunu, masmavi bir kış gününün ne kadar olağanüstü olduğunu ya da gece çöktüğünde gelen serinliğin ne kadar eşsiz olduğunu hatırlatmalı. Kapımdan çeyrek mil ötede çılgınca akan nehir beni korkutuyor ama aynı zamanda her zamanki haliyle ne kadar büyüleyici olduğunu da düşündürüyor. Bu gezegen heyecan verici bir güzelliğe sahip ve bu güzellik bizi harekete geçiren şeylerden biri olmalı. Ve insanların üretebileceği güzellikler de öyle… Güneşin ölümcül gücünü alıp bir panelle, sıcak hava dalgasında evlerimizi soğutmaya yardımcı olan elektronlara dönüştürebiliriz. Tüm bunlar kulağa abartılmış geliyorsa, bilim insanları geçtiğimiz haftanın yaklaşık 125 yılın en sıcak günleri olarak rekor kırdığını söylüyor ki, bu da bizi insan hikayesinin başlangıç noktasına geri götürüyor. Hikayenin dönüm noktasındayız. Şayet böyle bir hikaye var idiyse.