IPCC'nin Yeni Raporu: İklim krizi gezegenin sağlığı ve insanlığın refahı için büyük bir tehdit

-
Aa
+
a
a
a

İklim Habercileri'nin yirmi dördüncü bölümünde Prof. Dr. Murat Türkeş ile 28 Şubat’ta yayımlanan son IPCC raporunun çıktıları ele alındı. 

Asya'da su basmış bir köyde yaralıları taşıyan sağlık görevlileri
IPCC'nin Yeni Raporu: İklim krizi gezegenin sağlığı ve insanlık için büyük bir tehdit
 

IPCC'nin Yeni Raporu: İklim krizi gezegenin sağlığı ve insanlık için büyük bir tehdit

podcast servisi: iTunes / RSS

Yeni bir Hayal Kırıklığı: İklim Şurası’ndan Kömürden Çıkışa Dair Karar Çıkmadı

Konya’da 21-25 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilen İklim Şurası alınan tavsiye kararların yayımlanması ile tamamlandı. Seragazı azaltımına yönelik alınan kararlarda, elektrik üretiminde kömürden çıkışın bildirgede yer almaması ve doğalgaz ile nükleer kaynakların payının artırılması eleştirileri de beraberinde getirdi. Sivil toplum ve düşünce kuruluşları, komisyonlarda katılımcı bir süreçle alınan politika önceliklerinin, Şura sonucunda ortaya çıkan tavsiye kararlarına yansımazken, komisyonlardan iletilmeyen yeni kararların da son metne eklendiğini belirtiyor. Katılımcılar, kömürden çıkışı konu edinen maddenin komisyonda itiraz edilmeden kabul edildiğini belirtiyor. Ancak Şura’nın son tavsiye kararlarında farklı bir madde yer alıyor. Benzer şekilde, nükleer ve doğalgaz kaynaklarının elektrik üretimdeki payının artırılmasına yönelik öneriler, ilgili komisyonda yapılan oylama sonucunda çoğunluğun oyu ile çıkarıldı, ancak son açıklanan kararlarda yine de yer aldı. Doğalgaz aramalarının artırılması hiçbir şekilde komisyonlarda görüşülmezken, şuranın nihai tavsiye kararlarında yer aldı. Komisyon başkanları tarafından, katılımcılar ile birlikte uzlaşılan maddelere son gün ekleme yapılmayacağı veya üzerinde oynayamayacağı garantisi verilmiş, sadece önceliklendirme yapılacağı belirtilmişti. Ancak son çıkan tavsiye kararları, bunun aksi yönünde.

Kömürün Politik Ekonomisi: Temiz Enerji Geçişinin Önündeki Engeller”, Berlin merkezli iklim araştırma enstitüsü Mercator (Mercator Research Institute on Global Commons and Climate Change) tarafından yayımlandı. Proje, Avustralya, Bulgaristan, Şili, Çin, Almanya, Hindistan, Endonezya, Kenya, Kolombiya, Filipinler, Güney Afrika, Türkiye, Birleşik Krallık, ABD ve Vietnam’ı kapsıyor. Bu 15 ülke işletmede, yapım aşamasında veya planlama aşamasındaki küresel kömürlü termik santral kapasitesinin %80’ini oluşturuyor. Çalışmanın Türkiye’ye ayrılan bölümünde, kömür üretimini ve tüketimini artırmaya yönelik eğilimi kolaylaştıran ve kısıtlayan etmenlere ışık tutuluyor. Türkiye’deki kömür sektörüne ilişkin farklı deneyimlere sahip katılımcılarla gerçekleştirilen görüşmelerden elde edilen bulgular, kömür yatırımlarının, hükümetin sıklıkla atıfta bulunduğu ulusal güvenliğin güçlendirilmesi resmi hedefiyle ilişkisini ve çelişen yanlarını ortaya koyuyor. Linyite dayalı üretimi artırmaya yönelik birçok şirkete sunulan mali teşvik paketlerine rağmen kömür yatırımları, istihdamın artırılması ya da ticari kâr sağlanması kapsamında kayda değer artışla sonuçlanmıyor. Bu nedenle, Türkiye’de kömür üretimi ve tüketiminin kademeli olarak azaltılması, yalnızca kamu sağlığının korunması ve çevresel bozulumun azaltılması gibi dışsal olarak nitelendirilen maliyetlerin azaltılmasıyla sınırlı değil. Kömürden çıkış aynı zamanda, istihdam ve şirketlerin doğrudan ticari kazanımları açısından da değerlendirilmesi gereken bir konu olarak öne çıkıyor.

İkizköy’deki Bilirkişi Keşfi Öncesinde Zeytinliklerde Maden Faaliyetlerine İzin Verildi

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın maden yönetmeliğindeki değişiklik kararı, Resmi Gazete’de yayımlandı. Değişiklik, iki ayrı kanunla korunan zeytinliklerde madencilik faaliyeti yapılmasının önünü açıyor. Zeytinlikler; Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun ve Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu tarafından farklı amaçla kullanıma kesin hükümlerle engel oluyordu. Bu iki kanun hâlâ yürürlükte. Maden Yönetmeliğindeki değişiklikle, ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerinin, tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması durumunda madencilik faaliyeti yürütecek kişinin faaliyetlerin bitiminde sahayı rehabilite ederek eski hale getireceğini taahhüt etmesi şartıyla, zeytin sahasının madencilik faaliyeti yürütülecek kısmının taşınmasına, sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak Bakanlıkça izin verilebilecek.

Akbelen Ormanı’nın kömür madenine tahsis eden Tarım ve Orman Bakanlığı izninin iptali için İkizköylüler tarafından açılan davada bilirkişi keşfi yapıldı. Keşfin olduğu günde Enerji Bakanlığı’nın Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe soktuğu ve zeytinlikleri maden işletmesine açan maden yönetmeliği değişikliği tartışıldı. Keşfi değerlendiren İkizköy Kardok Derneği Başkanı Nejla Işık, “Bugün İkizköylüler için, Akbelen Ormanı için önemli bir gündü. Sabahtan bu yana buradayız. Bilirkişilere Akbelen Ormanı’nın neden İkizköylüler için önemli olduğunu anlattık. Buranın akciğerimiz olduğunu, en başta temiz havamız olduğunu anlattık. Buradan sularımızın, kuyularımızın nasıl beslendiğini anlattık. Buradan geçimimizi nasıl sağladığımızı anlattık. Keçilerimizi, koyunlarımızı, hayvanlarımızı, en önemlisi zeytinlerimizi anlattık. Zeytin şifadır dedik. Kömür öldürür, zeytin yaşatır dedik. İstediğimiz her şeyi elimizden geldiğince, dilimiz döndüğünce anlattık. Akbelen Ormanı’ndan da, İkizköy’ün topraklarından da vazgeçmiyoruz” dedi. 

IPCC’nin Yeni Raporunun Politika Yapıcılar için Özeti Neleri İçeriyor?

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), Çalışma Grubu II’nin Altıncı Değerlendirme Dönemi (AR6), “İklim Değişikliği 2022: Etkiler, Uyum ve Kırılganlık” raporunun Politika Yapıcılar için Özetini (SPM) kabul etti. 270 yazar ve 195 hükümet tarafından nihai hale getirilen ve onaylanan II. Çalışma Grubu raporu, IPCC’nin AR5’i 2014’te yayımlamasından bu yana iklim değişikliğinin etkilerine ve buna uyum sağlama stratejilerine ilişkin en büyük değerlendirme. Raporun yazarlarıyla diyalog halindeki hükümet temsilcileri tarafından onaylanmak üzere satır satır incelenen metin, 14 Şubat ile 26 Şubat tarihleri ​​arasında fiilen gerçekleştirilen genel kurul oturumunun tamamlanmasıyla yayımlandı. Rapor, iklim değişikliğinin ekosistemler ve toplumlar üzerindeki etkilerini, bunların kırılganlıklarını ve mevcut ve gelecekteki değişikliklere uyum sağlama kapasitelerini göz önünde bulundurarak inceliyor. Artan emisyonların insanlar ve çevre için oluşturduğu riskleri vurguluyor ve farklı bölgelerin ve doğal sistemlerin güvenlik açıklarını analiz ediyor.

Almanya, Moskova’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından Rus gazına olan bağımlılığı azaltmak için temel enerji politikalarından bir “u” dönüşü sinyali verdi. Bu kararla birlikte kömürün, hatta nükleer santralların ömürleri uzatılabilir. Yeşiller’in bir üyesi olan ülkenin ekonomi bakanı Robert Habeck, Almanya’nın ülkenin enerji arzını güvence altına almanın bir yolu olarak kalan nükleer santrallarının ömrünü uzatıp uzatmamayı da tartıştıklarını ifade etti. Alman yayın kuruluşu ARD’nin, Almanya’nın geri kalan üç santralını 2022 yılı sonuna kadar kapatmayı öngören çıkış planı yerine nükleer santralların planlanandan daha uzun süre çalışmasına izin verip vermeyeceği sorulduğunda, “Buna cevap vermek bakanlığımın görevinin bir parçası. soru … Bunu ideolojik gerekçelerle reddetmezdim” dedi. Habeck ayrıca, kömürle çalışan santralların planlanandan daha uzun süre çalışmasına izin vermenin bir seçenek olduğunu söyledi ve Almanya’nın 2030’da kömürden çıkış planı hakkında şüphe uyandırdı.

IEA: Enerji Sektörü Kaynaklı Metan Emisyonları Resmi Rakamlardan Yüzde 70 Daha Yüksek

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), küresel enerji sektöründen kaynaklanan metan emisyonlarının resmi olarak bildirilenden %70 daha yüksek olduğunu açıkladı. Kömür endüstrisinin katkısı, sorunun kaynaklarında ilk kez sorumlu tutuldu ve 42 milyon ton (Mt) ile fosil yakıt sektörünün diğer önemli aktörlerini geride bıraktı. Bu katkı paylarını, sırasıyla petrolden ve doğalgazdan kaynaklı 41 Mt ve 39 Mt izledi. Rapor, her ülke için, sorunu dizginleyen bazı ilerleme belirtilerinin olasılığının görüldüğü, ilk kapsamlı emisyon tahminlerini sunuyor.

50’den fazla uluslararası araştırmacıyı içeren bir BM raporuna göre, artan iklim krizi ve arazi kullanım değişikliği sonucu aşırı orman yangınlarında küresel bir artış görülüyor. 2030’a kadar %14’lük, 2050’ye kadar ise %30’luk bir artış tahmin ediliyor. Bulgular, orman yangınlarına yönelik kamusal harcamalarda radikal bir değişiklik yapılması gerektiğini gösteriyor. Raporda, hükümetlerin, yangınları önlemek adına yaptıkları harcamalar daha etkili bir yaklaşım olarak ele alınsa da, hükümetlerin odak noktalarını, acil servislerin çalışmalarına yöneltip paralarını yanlış yere yatırdıkları belirtildi. Kâr amacı gütmeyen bir çevre iletişim merkezi olan GRID-Arendal ile ortaklaşa yazılan rapora göre, orman yangınlarının Antarktika hariç her kıtada yaşamın bir parçası haline gelmesi bekleniyor ve çevreyi, vahşi yaşamı, insan sağlığını ve altyapıyı yok ediyor. Rapor, “dünya çapında yangın rejimlerinde dramatik bir değişim” konusunda uyarıda bulundu.