"Bu, kaotik ve üstelik tepeden tırnağa silahlı bir dünya"

Nereye Doğru
-
Aa
+
a
a
a

Nereye Doğru'da Cengiz Aktar, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin İsrail ve Hamas yetkilileri hakkındaki tutuklama kararının dünyadaki yansımalarına, Kosova’nın Avrupa Birliği üyelik sürecine, Makedonya’daki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine, Ukrayna-Rusya savaşındaki güncel duruma ve İran Cumhurbaşkanı Raisi’nin öldüğü helikopter kazasına değiniyor.

""
Nereye Doğru: 22 Mayıs 2024
 

Nereye Doğru: 22 Mayıs 2024

podcast servisi: iTunes / RSS

Cengiz Aktar, Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından savaş suçu işledikleri gerekçesiyle İsrail Başbakanı ve Savunma Bakanı ile üç Hamas yetkilisi hakkında alınan ve üç yargıcın kararının beklendiği tutuklama talebinin dünyadaki yansımalarını aktararark programına başladı. Belçika, Slovenya, İrlanda, İspanya, Malta, İsviçre ve Fransa’nın Mahkeme’nin çağrısına uyacaklarını ve Norveç’in de adı geçen İsrailli ve Filistinli yetkililerin Norveç’e gelmesi halinde yakalanacağını açıkladığını belirten Aktar, Avrupa Birliği’nin dış ilişkilerden sorumlu yetkilisi Komisyon Başkan Yardımcısı Josep Borrell’in ise İsrail’i desteklediği bilinen Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile ters düşerek mahkemenin kararına uyacaklarını söylediğini dile getirdi ve bunun önemli bir gelişme olduğuna dikkat çekerek, Avrupa BirliğiParlamentosu seçimlerinden sonra, sonbaharda yeni bir komisyon şekillenecek. Borrell, özellikle Gazze soykırımı vesilesiyle Ursula von der Leyen ile olan köprüleri tamamen yıktı. Onun da tavrı biliyorsunuz, fecaat - başından beri tamamen İsrail yanlısı. Kudüs’e 7 Ekim’den sonra koşa koşa gitti ve tam desteğini verdi, bunu da üstelik hiçbir yetkisi olmadan yaptı. Zira, Komisyonun dış ilişkilerle hiçbir alakası yok,” dedi. Almanya’nın ise kararda İsrail ve Hamas’ın eşit şekilde görülmesini ileri sürerek olumlu bir tutum takınmadığını belirten Aktar, Almanya’nın İsrail ve Gazze arasındaki savaş ve İsrail’in Gazze’de gerçekleştirmekte olduğu soykırım konusunda nerede durduğunu en başından beri açıkça belli ettiğini ifade etti. Kararı reddeden ülkelerin başında Macaristan, Avusturya ve Çekya gibi Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin tarafı ülkelerin de olduğunu belirten Aktar, ABD ve Britanya’nın taraf olmasa da bu kararı tanımayacaklarını dile getirdi.



Mahkemenin kararı karşısında İsrail Başbakanı Netanyahu’nun, ‘Bizi kimse durduramaz’ açıklamasına da değinen Cengiz Aktar, “İsrail kendi ayağına kurşun sıkıyor, oturduğu dalı kesiyor. Şöyle bir tweet okudum dün, tüyler ürperticiydi, kısaca şöyle diyor; ‘Bir holokost gerçekleştirerek kendi holokostunuzu anlatamazsınız’. Bu kadar basit,” dedi. Diğer yandan, bu kararı hiç duymamış gibi davranan Avustralya ve Kanada gibi ülkelerin olduğunu ve Norveç dışında İskandinavlardan hiç ses çıkmadığını da belirten Aktar, “İnsan hakları, beşeriyet, insanlık gibi konularda mangalda kül bırakmayan İsveç ve Finlandiya gibi ülkelerden hiç bir ses yok,” dedi. Ömer Madra, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin bu kararı karşısında İsrail tarafından bütün dünya ülkelerine teröristlerin yanında yer almama ve mahkemenin kararını kınamaları yönünde bir çağrı da bulunduğunu belirtirken, Aktar, tarihte daha önce eşi benzeri görülmemiş şekilde ABD’de Senato ve Temsilciler Meclisi’nden Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne yönelik bir yaptırım kararı çıkabileceğine dikkat çekti. Madra, Rusya’nın Ukrayna saldırısı karşısında Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde Putin’e yönelik çıkan kararın ise bu ülkeler tarafından alkışlandığını hatırlatarak, çifte standart uygulandığını dile getirdi. Bu durumun çifte standardın doruk noktası olduğunu belirten Aktar, Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı’nın açıklamasına değinerek, mahkemenin Afrika, Putin gibi haydutlar için kurulmuş olduğuna yönelik ifadesine dikkat çekti ve yaşananların feci bir dünyaya ve korkunç bir geleceğe işaret ettiğini ifade etti, 1945 sonrasında inşa edilen sistemin çöküşü. Artık çöktü de, ilanı geliyor - Nürnberg’in sonu. Uluslararası insani hukuk, ceza hukuku ve tarihi onlardan da eski olan savaş hukukunun sonu anlamına geliyor. Tamamen bir kaos ve anomi dünyasına hoş geldik. Kimin kimi vuracağının belli olmadığı, tam bir kaos, kaotik ve üstelik tepeden tırnağa silahlı bir dünya bu.

Avrupa Birliği üyelik sürecinde olan Kosova’daki güncel gelişmeleri ele alan Cengiz Aktar, Avrupa Konseyi içerisinde özel bir heyetin Kosova’nın Sırp azınlıklarla ilgili sorunlarını hallettiğini ve üyelik yolunda yeterli adım attığına kanaat getirerek, bunu Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nde oylanması için sunulduğunu hatırlattı. Yapılması düşünülen bu oylamanın, Almanya tarafından engellendiğini belirten ve Almanya’nın Kosova’nın Sırp azınlıklar konusunda verdiği garantilerin yeterli olmadığını ileri sürdüğünü dile getiren Aktar, diğer yandan, bu konuda çalışan Yunanistan’ın eski Dışişleri Bakanı Dora Bakoyannis’in başında olduğu heyetin Kosova’nın yapmış olduklarına verdiği garantileri yeterli gördüğüne dikkat çekti. Madra, bu durumun da uluslararası sistemin çöktüğüne dair bir başka işaret olarak kabul edilebileceğini belirtirken, Aktar, yakın zamanda Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılan Makedonya’da aşırı milliyetçi, sağ partinin adayı Gordana Siljanovska-Davkova’nın seçilmesiyle Avrupa’nın karıştığını ifade etti. Siljanovska-Davkova’nın, Makedonya ve Yunanistan arasında imzalanmış olan Prespa Antlaşması’na aykırı bir şekilde ülkenin adını Kuzey Makedonya olarak kullanmaması nedeniyle yol açtığı krize değinen Aktar, yeni Cumhurbaşkanı’nın internet sayfasından ‘Kuzey’ ifadesinin kaldırıldığını belirtti.

Geçen hafta bir üniversitenin davetlisi olarak gittiği Ukrayna’nın Lviv kentindeki gözlemlerini aktararak programına devam eden Cengiz Aktar, cepheye uzak olan bu şehirde de savaşın çok etkili bir şekilde hissedildiğini ifade etti. Rusya karşısında askeri ve ekonomik anlamda ciddi derecede güçsüz olan Ukrayna’da pek çok vasıflı gencin savaşa gittiğini belirten Aktar, mezarlıkta yaş ortalamasının 30 civarında olduğuna dikkat çekti ve Batı’nın Ukrayna’ya destek için çok geç kaldığını, Ukrayna’nın içinde olduğu bu karanlık tablonun içinde ayakta kalma gücünü gerçekleşmesi olası Avrupa Birliği üyeliğinden bulduğunu belirtti.

Son olarak, İran’daki helikopter kazasında ölen Cumhurbaşkanı Ebrahim Raisi’nin geçmişini hatırlatan Cengiz Aktar, Temmuz 88’de savcılardan oluşan Tahran Ölüm Komitesi’nin mensubu olan Reisi’nin Şah Rejimi’ne karşı ayaklanan bütün sol kesimi kırıp geçirdiğini belirtti. Bu komitenin bütün ülke çapında tutuklanan 4 bin – 5 bin siyasi mahkumun adil yargılama olmaksızın infazında ve idamında rol oynadığına dikkat çeken Aktar, komitenin hangi mahkumların idam edileceğine ve hangilerinin bağışlanacağına ilişkin almış olduğu kararlarının keyfiyetine dikkat çekerek, Topluma gözdağı vermek için hapis yatan insanları hapisten çıkarıp idam ediyorlardı ve hala devam ediyor bu. Geçen hafta kadınların da dahil olduğu bir idam silsilesi yaşandı,” dedi. Madra, pek çok kişinin ölümünden sorumlu olan Raisi için Türkiye’de bir günlük yas ilan edildiğini hatırlatırken; Aktar, İran’da ise kutlamaların yapıldığını ifade ederek programına noktaladı.