"Bu protestolar büyümezse savaş büyüyecek"

-
Aa
+
a
a
a

Ömer Madra ve Özdeş Özbay, Türkiye'nin önemli müzisyenlerinden Taner Öngür ile hafta sonu gerçekleştirilen Filistin'e Özgürlük Konseri üzerine konuşuyorlar.

""
Açık Gazete: 17 Ocak 2024 - Taner Öngür
 

Açık Gazete: 17 Ocak 2024 - Taner Öngür

podcast servisi: iTunes / RSS

Ömer Madra: Evet, bu şekilde şimdi tekrar beraberiz. Saat sekiz buçuğu üç dakika kadar geçerken, Açık Radyo’dayız tekrardan. Biraz önce sözünü ettiğimiz gibi, bütün dünyadaki protesto gösterilerinin yanı sıra Pazar günü yapılan konserde de bu protestolarla soykırım vaziyeti dile getiriliyor. Şimdi de Taner Öngür ile beraberiz. Kendisi çok eski dostumuz ve beraber çalışmışlığımız da var.. Merhabalar Taner.

Taner Öngül: Merhabalar.

Ö.M.: Maalesef ben şahsen hem biraz kendimi iyi hissetmediğim için, hem de kalabalıkta zorlanabilirim kaygısıyla gelemedim konsere. Ama iyi geçmiş olduğu haberlerini aldık.

T.Ö.: Valla çok güzel geçti, ben çok keyif aldım.



Ö.M.: Evet, biraz anlatır mısın Taner?

T.Ö.: Böyle bir fikir gelince mekan arıyorduk. Bizim Serkan Fidan vardır, Moğollar’ın menajeri ve eski Barışarock aktivistlerinden, Kadıköy Sahne’nin programlarını yapıyor, ondan rica ettik ve orası açıldı. Tabii yer bulmak kışın zor oluyor. Keşke yazın olsaydı bir meydanda veya başka bir yerde, festival gibi bir şey olabilirdi. Ama olsun, bu da çok güzel oldu. Tabii ki çok büyük bir ses getirmesi mümkün değil ama sonuçta ben kendi adıma çok mutlu oldum. Çünkü hiç tanımadığım tutkuyla dolu bir sürü genç müzisyen arkadaşla tanışmış oldum. Hepsi çok heyecanlı, çok farklı türlerde, çok güzel şeyler yaptılar. O anlamda bence başarılı oldu.

Özdeş Özbay: 20 kadar müzisyen sahneye çıkmıştı Filistin’e Özgürlük konserinde.

T.Ö.: Çok büyük bir katılım vardı ve ayrıca gelen dinleyiciler de öyleydi. Tabi ki çok büyük bir ses getirmesi mümkün değil böyle küçük bir organizasyonun ama başlangıç olarak çok doğru bir andaydı, eski Barışarock yıllarını hatırladık. Anlaşılan öyle bir şeye yeniden ihtiyaç var, öyle gözüküyor.

Ö.M.: Evet, bu arada Türkiye'de maalesef aynı anda şehit haberleri de geldi, onunla birazcık bulandı ortalık ama şu mesele çok önemli; bütün dünyada yükselen büyük bir katılıma rastlanıyor. Yani gerek konser gibi topluluklarla toplanmalarla, gerekse de doğrudan dolayı - mesela Londra'da yaklaşık yarım milyon insanın katılımıyla - çok büyük gösteriler de aynı zamanda yapılıyordu. Dünya çapında protestolar artık ateşkes istiyorlardı. Yani İsrail'in ardı arkası kesilmeyen bombardımanlarının başlaması 100 gününü doldurdu.

Ö.Ö.: Hafta sonu 100. gündü.

T.Ö.: Böyle bir savaş çılgınlığına kim dayanabilir ki? Yani artık her tarafta; kuzeyde, güneyde... Ama hakikaten insanlar bunu istemiyorlar, halklar bunu istemiyorlar da malum, kimler istiyor belli. Çok korkunç... Bu arada benim aklıma bir şey geldi, hatırladım daha doğrusu; 1974 veya 1975’te ben, Cem Karaca’yla Dervişan’da çalışırken Filistin Kurtuluş Örgütü’nün temsilcisi gelmişti burada ofis açmaya. Onunla birkaç gün dolaştık. Tabii Cem Karaca istim üstünde bir adam. Hemen oturdu, İngilizce - Türkçe sözlerle bir şarkı yapmıştık “Mutlaka Yavrum” diye. Onun İngilizcesini de Filistinlilere hediye olarak yapılmıştı. O pek yayınlanmamıştı ama şu sıralarda YouTube'da falan duyulabiliyor.

Ö.Ö.: O şarkı, “Mutlaka Yavrum” Filistin için mi yapıldı?

T.Ö.: “Mutlaka Yavrum”un İngilizcesi var. Hatta içerisinde Filistinli mültecilerle ilgili sözler falan da var. Tabii onu hediye olarak yaptık ama o Filistin'e gitti mi, gitmedi mi onu hiç hatırlamıyorum ama öyle bir hatıramız da var. Filistin Kurtuluş Örgütü, malum, o yıllarda Filistin halkının temsilcisiydi ama yıllar içinde çok şey değişti. O zaman siyasal islamcılar bu konuyla hiç ilgilenmiyorlardı ama bugün başka bir boyuttayız. Evet, böyle bir şeyi de hatırlamış oldum. 



Ö.M.: Evet, yani Barışarock günlerinden bu yana epeydir bir arada konuşma fırsatı da bulamamıştık Taner. Aslında bunun bütün dünya çapındaki protestoların ve hatta deklarasyonların peş peşe geldiği, hatta Avrupa Parlamentosu içinde bile çok ciddi bir şekilde artık bu biraz önce sözünü ettiğin savaş tacirlerinin, silah tacirlerinin ve Joe Biden’ın kendisinin bile ‘kasap’ olarak anıldığı konuşmalara rastlıyoruz. Bunun büyümesi ihtimali çok kuvvetli ve bu ancak bu şekilde durdurulabileceği görülüyor. Bu yüzden de bu konserin önemini de bir kez daha altını çizerek belirtmek gerekiyor.

T.Ö.: Bu protestolar büyümezse savaş büyüyecek yani bir de öyle bir görüntü var, tehlikeli bir boyuta gidiyor.

Ö.Ö.: Bugün sizden sonra saat 10:00’da Yahudi tarih profesörü Yakov M. Rabkin ile bir kaç gün önce yaptığımı söyleşiyi tekrar yayınlayacağız. O da tam olarak bunu söylüyordu yani İsrail'i durduracak olan tek şey ‘uluslararası baskı’ diyordu ki dünyada çok ciddi bir mobilizasyon var. Türkiye'de ise içerisinde bulunduğumuz biraz moralsizlik, toplumsal güçlerdeki moralsizlikten dolayı sokaklara inilemiyor. Aslında bir şekilde Filistin ki hem solun, hem de aslında Türkiye sağının bile artık sahiplendiği bir mücadele olmasına rağmen büyük mitingler sadece hükümet çağrı yaptığında bir iki defa sokağa inilebildi. Filistin'e Özgürlük Platformu bu sebeple kurulan platformlardan bir tanesi yani adım adım daha büyük etkinlikler yapmayı planlıyordu. Bunlardan bir tanesi de, bir durak olarak da 14 Ocak'ta Filistin’e Özgürlük Konseri yapılmış oldu. 300 400 kişiydi galiba?

T.Ö.: Evet, bu bir başlangıç. Biz de artık bunu geliştirmek için ne yapabiliriz diye düşünüyoruz. Belki bir küçük bir festivale dönüşebilir. Türkiye’nin sosyal demokratları, sol kesim daha utangaç yaklaştılar bu işe. Ama artık bunun böyle bir ayrımı olamaz yani mümkün değil.



Ö.M.: Evet, açlık ve kıtlık artık yani görülmemiş boyutlara ulaşan bir felaket eşiğinde olduğumuzu değil, tam eşiğin içinde olduğumuzu gösteren çok sayıda tanıklığı da yakından takip etmeye çalışıyoruz Açık Radyo’nun Açık Gazete’sinin yayınlarında. Yani tahammülü, katlanması mümkün olmayan bir boyuta ulaştığı da açıkça görülüyor. O yüzden bu gibi eylemlerin çok önemli olduğunu da düşünüyoruz.

Ö.Ö.: Hazır Taner Bey'in sesini de duymuşken aklıma şu geldi. Ömer Bey, hatırlarsınız, Roger Waters savaş başlar başlamaz hemen Filistin'den yana açıklamalar yapmaya başladı - Ukrayna savaşına da karşı çıkmıştı.

T.Ö.: Evet, müzik dünyasında çok yaygın. Eric Clapton’ın öyle bir girişim var şimdi.

Ö.Ö.: Öyle mi? Duymamıştım.

T.Ö.: O da bir etkinlik yapıyor ve bütün dünyada canlı yayınlanacak sanırım anladığım kadarıyla. George Harrison’ın oğlu Dhani Harrison var, çeşitli müzisyenler var Filistin'e destek ve yardım şeklinde. Tabi böyle girişimler bütün dünyada yaygın ama bizde biraz zayıf. Biz de elimizden geleni yapmaya çalışacağız bakalım.

Ö.Ö.: Ama Roger Waters’a antisemit dediler. Konserleri yasaklandı Almanya'da ve bazı ülkelerde Filistin'e destek veren açıklamalarının ardından. Hatta çok ilginç anlardan bir tanesi; Roger Waters’ın aslında yıllardan beri, özellikle “The Wall” şarkısı sırasında yaptığı bir performans var. Orada sarkastik, Nazizmi eleştiren anların görselleri var yani Naziler gibi giyiniyor ama aslında onları eleştiren bir şey. Yıllardan beri, 70’lerden beri bunu yapar. Fakat Nazi sembolleriyle çıktı diye manşet atıldı Batı basınında. Yani inanılmaz!

T.Ö.: Kamuoyu bu konuda çok tedirgin ve çelişkili çünkü geçmişte yaşadıklarından dolayı yanlış anlaşılmasın diye ki şu anda sosyal demokratlar iktidarda ve onlar da tamamen gözlerini kapamış, İsrail yanlısılar. Almanya'yı anlayabiliyorum da öbür ülkeler niye öyle davranıyor onu anlayamıyorum.

Ö.M.: Almanya'yı anlamak da çok kolay gelmiyor.

Ö.Ö.: Çok özür dilerim. Belçika en son Almanya'ya bu Güney Afrika'nın açtığı dava konusunda şunu demişti; ‘Tarihte ikinci kez yanlış tarafta durmak istediğinizden emin misiniz?’

T.Ö.: Evet, çok doğru bir tespit.

Ö.M.: Evet, aynı şekilde Namibya da geçen yüzyılın ilk büyük soykırımını yapan Almanya'ya ‘Hererolar’ı hatırlatıp, ‘Bir tane daha yapılmasına doğru mu gitmek istiyorsunuz?’ diye de sorular sormuşlardı. Gelişiyor ve bakalım nasıl olacak? Ama kaybedecek fazla da zaman yok tabi.

T.Ö.: Hak yerini bulacak ister istemez çünkü tüm dünya halkları bunu görüyor ve söylüyor. Yönetimler tedirgin ve temkinli davranmaya çalışıyor ama aynı şeyi Rusya’nın Ukrayna’ya olan saldırısında görmedik Almanya başta olmak üzere. O farklı bir şeydi. Anlamak zor yönetimleri gerçekten çünkü her yönetim biraz korumacı oluyor bir takım konularda, özgür davranamıyor herhalde, anlayamıyoruz, çok garip.

Ö.M.: Silah endüstrisinin büyük rolü var tabi. Peki Taner, çok teşekkür ederiz. Bunları konuşmaya devam edeceğiz. Çok teşekkür ederiz, görüşmek üzere.

Ö.Ö.: Görüşmek üzere.

T.Ö.: İyi yayınlar, görüşmek üzere, hoşça kalın.

Ö.M.: Teşekkürler. Evet, Taner Öngür ile beraberdik. Moğollar, Cem Karaca ve Dervişan'da da bulunmuş önemli müzisyenlerinden bir tanesi kendisi Türkiye'nin. Kendisiyle Barışarock zamanında Irak'a yapılan saldırılar sırasında Açık Radyo’da çok iş birliği yapma fırsatımız da olmuştu. Hatta kendisi bazı programlara da katılmanın ötesinde program yapmıştı Açık Radyo’da. Taner Öngür'e de buradan bir selam verelim ve günaydın diyelim tekrar.