"Kimsenin iklim krizinden bahsetmemesi gerçekten inanılır gibi değil"

-
Aa
+
a
a
a

Ömer Madra ve Ümit Şahin, Açık Yeşil'de Türkiye'de ve dünyada yaşanan iklim felaketlerinin nedenlerini ve sonuçlarını konuşuyorlar.

""
Açık Yeşil: 06 Eylül 2023
 

Açık Yeşil: 06 Eylül 2023

podcast servisi: iTunes / RSS

Ümit Şahin: 95.0 Açık Radyo’da Açık Yeşil başlıyor. Ben Ümit Şahin.

Ömer Madra: Ben de Ömer Madra.

Ü.Ş.: Programa başlarken destekçimiz Anita Sezginer'e teşekkür ediyoruz. Açık Yeşil’de yine iklim felaketleri özel programı yapacağız mecburen. Yine kapımıza kadar geldi. İstanbul'un kuzey bölgesinde dün gece çok ciddi bir kuvvetli sağanak yağışı sonucunda iki kişinin hayatını kaybettiği söyleniyor. Bilmiyorum, bu son bilgi mi Ömer Abi? Daha yenisi var mı?

Ö.M.: Ben de tam bilmiyorum ama üç de kayıp vardı.

Başakşehir Millet Kütüphanesi

Ü.Ş.: İstanbul’da değil mi? Kırklareli’nde de kayıp var. Üstelik de Başakşehir ve Arnavutköy daha çok, bir de Küçükçekmece. Mesela daha merkez semtlerde ciddi bir yağış görülmedi dün bildiğim kadarıyla ama kuzeyden gelen yağışlı bir cephe vardı ve örneğin Başakşehir'de Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nin bir kısmını su bastı. Yine Başakşehir’deki Millet Kıraathanesi, bununla ilgili çok dramatik videolar dolaşıyor etrafta. Başakşehir'deki Millet Kütüphanesi ya da Millet Kıraathanesini su basmış ve içeride su, dışarıdaki yükselen sudan dolayı millet herhalde bayağı bir korkmuş. Ciddi biçimde mahsur kalanlar olmuş içeride. Neyse ki sonradan kurtarıldılar. Başakşehir’deki metroyu aynı şekilde su basmış. Bunun görüntüleri de dolaşıyor sosyal medyada. Bir saatte metrekareye 128 kilogram yağış düştüğü söylenmiş yetkililer tarafından.

Ö.M.: Bazı noktalarda yağış metrekareye 150 kiloyu buldu diye İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden İmamoğlu'nun da bir açıklaması var ve iki bine yakın, bin 808 ihbar almışlar aynı anda. Ama tabii sadece Türkiye'de değil.

Kırklareli'ndeki Sisli Vadi

Ü.Ş.: Bir de sadece İstanbul'da değil asıl Kırklareli'nde büyük bir felaket yaşandı. Burada da İğneada'da Sisli Vadi denen bölgede bungalovların bulunduğu bir yerde üç kişi hayatını kaybetti, üç de kayıp var. Hala arama çalışmaları devam ediyor bildiğim kadarıyla. Burada da büyük bir sel felaketi daha çok ilçeyi değil yazlık bungalovları sürüklemiş. Yani yaz tatili için gelen insanlar burada etkilendiler.

Kırklareli'nde olurken senin de söylediğin gibi, asıl felaketin büyüğü Yunanistan'da yaşanıyor. Biraz da Bulgaristan'da ama asıl felaket Yunanistan'da. İnanılmaz, görülmemiş bir yağış ve sel felaketi devam ediyor şu anda.

Ö.M.: Evet, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya da Kırklareli'nde dört kişinin de kayıp olduğunu söylemişti, son açıklama oydu. Ali Yerlikaya’ya göre önce iki, sonra da dört kişinin hayatını kaybettiği açıklaması vardı. Ama tabii Yunanistan'da ve Bulgaristan'da da fevkalade ağır sonuçlar var senin de dediğin gibi özellikle de Yunanistan'da.

Ü.Ş.: Şimdilik Yunanistan'ın orta kesimlerinde, Teselya bölgesinde, daha çok Volos mesela en çok etkilenen yerlerden biri. Özellikle bu sosyal medyadan videoları izlemek lazım. Akıl durdurucu bir şiddette yağış var. Orası da mesela Salı günü yani dün 75 santim yağış almış. Buna 2006’dan beri ülke genelindeki en büyük rekor deniyor.

Yunanistan - Volos

Ö.M.: Evet, Volos'ta da birisinin üzerine duvar yıkılmış. Bir set yıkılıp o kişi ölmüş ve beş kişi de kayıp diye haber veriliyordu.

Ü.Ş.: Ayrıca tatilcilerin sık olduğu Skiathos Adası, Pelion bölgesi falan ve ben modellere biraz baktım, modellere göre uzunca bir dönem yani birkaç gün aslında bu devam ediyor. Aşağıya doğru, güneye doğru kayıyor bir miktar, Atina'ya yaklaşıyor. Tam Atina'yı vuracak mı bilmiyorum ama Atina'ya yaklaşıyor yağışlı alan. Şu anda bakıyorum, modellerden bir tanesine göre Perşembe günü falan yani yarın akşama doğru terk ediyor Yunanistan'ı ama daha sonra devam ediyor. Yani şimdi bu kadar uzun vadeli model sonuçları tabii güvenilir değil ama modellerden bir tanesi bu sistemin bir tür Akdeniz kasırgasına dönüşüp ya da Akdeniz kasırgasıyla, bir siklonla birleşip önce Libya'yı vuracağını, daha sonra da kuzeydoğuya dönüp Adana ve Mersin'e gelecek Çarşamba günü. Tabii şu anda bir hafta sonrasının tahminini yapmayalım. Uzmanlık alanımız da değil ama en azından bu modeli gören herkes bunu görmüştür zaten. Yani umarım dağılır bir hafta içerisinde ama dağılmaz ise gelecek hafta Türkiye'yi de vurabilir aynı sistem. Onu da söylemiş olalım.

Ö.M.: Evet, ben de şunu ekleyeyim. Bulgaristan'da Karadeniz kıyısından vuran seller nedeniyle iki kişinin öldüğünü ve üç kişinin de kayıp olduğunu bizzat Başbakan Nikolai Denkov söylemiş. Bir de şunu ekleyeyim; bir de hiç sonu gelmeyen sıcak dalgaları bitti zannediyoruz şimdi.

Ü.Ş.: Avrupa yanıyor şu anda.

Ö.M.: Avrupa yanıyor bir de Orta Doğu var. Extreme Temparatures Around the World diye bir site var ya sık sık atıf yaptığımız, oradaki son durum İran'da 49 derece ve üstü, Dezful'da 48,4 ve İsfahan’da 39,2 derece olarak verilmiş. Yani bir de tamamen aşırı azgın sıcak hava dalgalarının esiri olmuş Orta Doğu var.

Yunanistan - Dedeağaç

Ü.Ş.: Şimdi iklim kriziyle bu işin ne kadar bağlantılı olduğunun görüntüsü yani bize bunu haber vermesi gereken en önemli şey, daha bir hafta önceye kadar aslında Yunanistan'daki devasa yangınları konuşuyorduk. Yani Yunanistan herhalde Avrupa'nın en fazla yanan yani 19 Ağustos'tan itibaren bildiğim kadarıyla, özellikle Türkiye sınırına yakın Dedeağaç civarı en büyük yanan alan ki yaklaşık 86 bin hektarlık alan burada yandı. Daha önce Temmuz ayında Rodos Adası’nda 18 bin hektarlık bir alan yandı ama Yunanistan'da bu yıl içerisinde yanan alanın toplamı şu anda 161 bin hektara ulaştığı söyleniyor ki bu beklenen yıllık ortalamanın yaklaşık on katı civarında. Avrupa'nın da en fazla, en büyük yangını oldu değil mi?

Ö.M.: Kayıtların tutulmasına başlandığından bu yana eşi görülmemiş, en büyük yangın olduğu konusunda bütün rakamlar ortada.

Ü.Ş.: 26 Ağustos'a kadar sadece Yunanistan'daki yangınlardan yaklaşık sekiz milyon ton karbondioksit atmosfere karışmış. Yani bir yandan da küresel ısınmanın bir sonucu olan yangınlar küresel ısınmayı da hızlandırıyor. Şimdi daha yangınlar tam sönmeden ya da söner sönmez diyelim devasa bir sel felaketi yaşanıyor üst üste ve gördüğüm kadarıyla ne yangınlarla ilgili, ne selle ilgili, ne Türkiye'deki Çanakkale yangını, ne bugün İstanbul seli, Kırklareli seli hakkında yine medyada ve çevrede iklim krizinden bahseden yok. Biraz daha sabrederlerse kış gelecek ve kurtulacağız diye düşünüyorlar büyük ihtimalle gazeteciler. Ama kışın da havalar sıcak olabilir malum El Niño var. O zaman da ‘Havalar çok güzel’, ‘Yazdan kalma bir gün’ diye başlıklar atacaklar muhtemelen ve böyle böyle idare edip gidecekler gibi görünüyor. Yani bütün bu felaketler yaşanırken kimsenin iklim krizinden bahsetmemesi gerçekten inanılır gibi değil. Yani satır arasında bile bahsetmiyorlar. Ben manşet atmalarını bekliyordum ama manşetten vazgeçtim. Satır arasında bile kimse bahsetmiyor ve bu inanılır gibi bir şey değil. Yani bizim Yeşil Gazete’de var bir tek herhalde, bir de biz konuşuyoruz. Başka kim konuşuyor bilmiyorum.

Ö.M.: Açık Radyo’da var, başka da yok. Çok kolektif bir travmadan bahsediyor Chris Hedges.

Ü.Ş.: Kolektif bir suç bu aslında. Fosil yakıt şirketleriyle medyanın bir suç ortaklığı söz konusu burada bence. Bu kadar basit ve sosyal medyada da buna kimi uzmanlar attıkları tweetlerle ya da ‘Ne alakası var?’ gibi paylaştıkları şeylerle katkıda bulunuyorlar. Hala da yazmaya devam ediyorlar bu ‘ne alakası var’ı.

Bu arada çok ilginç bir şey, şimdi atlamadan onu da söyleyeyim. Alaska'da yaşayan Brian Brettschneider diye bir iklim bilimci var. Daha önce hiç görmediğim bir şey paylaşmışDew Point’ diye. Bu Türkçe’ye ‘yoğuşma noktası’ diye mi çevriliyor tam bilmiyorum. Yani atmosferdeki nem miktarını gösteren bir ölçek var. O ölçeği koymuş ve 1940’dan bu yana, herhalde ölçümler o zamandan beri var, Ağustos 2023 küresel olarak en yüksek noktaya çıkmış bu nokta. Bu da ne demek? Atmosferin tuttuğu su buharı miktarı ya da nem miktarı artık şu anda rekor kırmış durumda. Yani sadece sıcaklıklar değil atmosferdeki su buharı da bu yaşadığımız büyük sellerin bir başka bilimsel açıklaması belki.

Edgar McGregor diye bir iklim bilimci var. O da çok yazıyor Twitter'da. O da şöyle bir tweet atmış dün; herhangi bir aşırı hava olayıyla iklim değişikliğini suçlayamayacağımızı söylemek ne kadar doğruysa, herhangi bir aşırı iklim olayının iklim değişikliğinden etkilenmediğini söylemek de o kadar yanlış. Yani şunu söylüyor; Evet, tek bir olayı doğrudan doğruya bilimsel olarak iklim değişikliğine bağlayamazsınız, çoğunluk şu anda bunu söylüyor. Ama aynı şekilde aslında her aşırı iklim olayı, aşırı hava olayı da iklim değişikliğine bağlıdır. Yani doğrudan doğruya küresel bir hadiseden ve küresel iklim koşullarından ya da atmosfer fiziğinden bahsettiğimiz için deyip buradan çok hızlı bir şekilde şu jet akımı meselesine geçmek istiyorum.



Şimdi neden jet akımına geçiyoruz? Bunu daha önce de konuştuk ama tekrar konuşalım. Çünkü şu anda yaşadığımız olay neredeyse sadece jet akımlarının bozulmasına bağlı. Jet akımları ne demek? Jet akımları aslında atmosferin içinde bulunduğumuz troposfer denen kısmının en alt bölümünün yukarılarında yaklaşık sekiz on kilometre civarında esen çok kuvvetli rüzgarlar demek. Bu kuvvetli rüzgarlar bazen 200 kilometre hıza kadar ulaşıyor. Bu rüzgarlar bazen geniş bir sütun şeklinde esiyor ve bu rüzgarların temel nedeni yani oluşma nedeni, ‘jet stream’ denen ya da jet akımı denen rüzgarların oluşma nedeni, arktikadaki yani kuzey kutup çevresindeki soğuk havayla tropiklerdeki yani çok kabaca kuzey yarım küreyi kutuplar ve tropik diye ya da soğuk ve sıcak bölge diye ikiye bölerseniz bu ikisi arasındaki sıcaklık farkı nedeniyle soğuk hava ve sıcak hava çarpışıyor. Atmosferin o bölgesinde, soğuk havanın olduğu yerde daha düşük bir basınç var, sıcak hava olan yerde ise daha yüksek basınç var. Bu basınç değişikliği nedeniyle bunların çarpıştığı noktada hiç kesintisiz esen bir tür rüzgar oluşuyor. Batıdan doğuya doğru dünyanın çevresini sürekli dolaşan bir rüzgar düşünün, bu rüzgar normalde arktika bölgesi yani kuzey kutbu soğuk olduğu zaman ki normalde soğuk olur malum, aradaki sıcaklık farkı fazlalaşacağı için yani soğuk bölgeyle sıcak bölge arasındaki sıcaklık farkı fazla olduğu için, düze yakın ama tam düz olarak seyretmiyor ama hafif dalgalı bir şekilde seyrediyor. Şimdi herhangi bir görsel olmadan anlatmaya çalıştığım için böyle anlatıyorum. Fakat özellikle kışın kış sıcaklıkları artar ise yani arktikadaki kışlar daha sıcak geçmeye başladığında ve yazın, şu anda yaşadığımız gibi aşırı sıcak olduğu zaman yani beklenmedik ölçüde sıcak olduğu zaman iki taraf arasındaki, kutuplar ve tropikler arasındaki sıcaklık farkı azalıyor. Bu sıcaklık farkının azalması iki şeye neden oluyor diyor uzmanlar. Özellikle birkaç kaynak var.

Carbon Brief’in iki sene önce yayınladığı bir yazı var. Özellikle ‘blocking’ denen yani blokaj olaylarını açıklayan bir yazı var, bir oradan bakıyorum. Bir de Greta Thunberg’in editörlüğünü yaptığı The Climate Book yani İklim Kitabı’nda Jennifer Francis’in bir yazısı var ki Jennifer Francis doğrudan bu konuda çalışan Rutgers Üniversitesi’nden bir bilim insanı, bir iklim bilimci. Onların yazılarından bakıyorum. Bu aradaki sıcaklık farkı azaldığı zaman yani artık çok ısındığı zaman iki şey oluyor. Birincisi; bu düz gitmesi gereken, düze yakın gitmesi gereken rüzgarlar, ırmak gibi düşünün bu hava akımını, bu ırmakta menderesler yani dalgalanmalar oluşmaya başlıyor ve bu dalgalanmalar aşağıya doğru, giderek güneye doğru inmeye başlıyor. Haritayı gözünüzde canlandırın, normal şartlarda en fazla İngiltere civarlarına kadar iner. Her gün bu jet akımlarının bugünkü durumunu görebilirsiniz, internette var bunların izlenebildiği yerler. Şu anda yaklaşık olarak İtalya'ya falan inmiş durumda bu menderesin bir kolu ve daha da fenası bu sıcaklık farkı azaldığı zaman bu jet akımları parçalanıyor, bölünüyor. İki jet akımı arasında sıkışan alanlar oluşmaya başlıyor. İkincisi ise; jet akımının yavaşlaması. Yavaşlaması demek, jet akımları bütün kuzey yarım küredeki hava olaylarını etkilediği için belli hava olaylarının daha kalıcı hale gelmesine, daha uzun sürmesine neden oluyor. Şu anda yaşadığımız olay aslında neredeyse tam olarak bu. Çünkü mevcut jet akımlarının durumuna bakarsanız, şu anda dediğim gibi bir kolu yaklaşık İtalya'ya doğru inmiş bir jet takımı var. Bunun üstünde kalan alan, kuzeyinde kalan alan Avrupa oluyor. Orta Avrupa aşırı sıcak. Daha sonra yukarı doğru çıkıyoruz ve altında kalan düşük basınç alanında da Yunanistan, Bulgaristan, biz kalıyoruz. Burada da aşırı yağışlar ortaya çıkıyor.

2010 Pakistan seli

Şimdi Jennifer Francis'in yazısına bakarsak; kışın olan aşırı soğukları jet akımlarının bozulmasına bağlıyor ama onu şimdi atlayalım. Bizi şu an ilgilendiren yeni bir araştırmadan, yeni yapılan araştırmalardan bahsediyor. Yazın yaşanan aşırı sıcak dalgalarının orman yangınlarının, kuraklıkların ve sel felaketlerinin de yine jet akımlarının bozulmasından kaynaklandığına dair araştırmalar olduğunu söylüyor. Özellikle de jet akımları bölündüğü, parçalandığı zaman bir kısmı Avrupa'ya doğru kayıyor. Jet akımlarının bölünmesi de özellikle şu dönemlerde oluyormuş. Kışın biriken kar miktarının daha erken erimeye başladığı dönemlerde oluyormuş. Bu sene malum oldukça sıcak geçti. Bu nedenle toprak hızlı bir şekilde kuruyor ve daha hızlı ısınıyor. Bu da özellikle yüksek enlemlerde yüksek sıcaklıkların artmasına neden oluyor. Bu da jet akımlarının bölünmesine neden oluyor. Bölündüğü zaman jet akımının üstünde kalan yerlerde aşırı sıcaklar, altında kalan yerlerde de aşırı seller oluyor diyor. Buna örnek olarak da 2003’teki Avrupa sıcak dalgası, 2010’daki Rusya sıcak dalgası; aşırı sel olaylarında da 2010’daki Pakistan seli ve 2018’deki Japonya selinin doğrudan doğruya bu bölünen jet akımı paternine bağlı olduğunu söylüyor. Yani şu an yaşadığımız da, haritalara baktığımız da tam olarak bu. Ama maalesef bunlar sanki kimsenin bilmediği bilgiler muamelesi görüyor ve konunun uzmanları bile, meteoroloji uzmanları bile maalesef bunlardan bahsetmiyor ve her şeyi sanki normalde de olabilen bir olayın tekrarıymış gibi anlatıyorlar.

Ö.M.: Eleştiriler de mesela, ‘yapılaşma yüzünden dereler taştı’ filan diye. Elbette onun da payı var, çok var hem de.

Ü.Ş.: Etkiyi arttırıyor ama yağışı artıran o değil yani.

Ö.M.: Ben de tam onu söyleyecektim. Yani çeşitli bilim insanı dostlarımızla da, programcılarımızla da hatta tartıştığımız konulardan bir tanesi de bu. Yani elbette şehirleşmenin yarattığı, çeşitli havzaların kötüye kullanılması filan gibi çok sayıda gerekçe var ama asıl yağışların olmasının, bu sellerin, suların götürmesinin ana sebebi tabii ki küresel iklim değişikliği.

Ü.Ş.: Jennifer Francis ve arkadaşlarının 2015’de Environmental Research Lettersda yayınladığı bir makale var,omakaleye de baktım. Makalenin özet bölümünde çok net şöyle bir cümle var, bütün yaptıklarını anlattıktan sonra diyor ki; “Şunu bulduk; jet akımlarının mevsimsel ve bölgesel değişiklikleri, zayıflaması yani daha yavaşlaması ve menderesler oluşturacak şekilde şeklinin bozulması ile yaşanan iklim felaketleri arasında güçlü bir bağlantı vardır. Arktikaısınmaya devam ettiği sürece ve sera gazı emisyonları artmaya devam ettiği sürece bozulan jet akımı patenlerine bağlı aşırı hava olayları giderek artacaktır.” Bu da doğrudan doğruya bilimsel bir araştırmanın sonucu ama dediğim gibi kimse bunlardan bahsetmiyor. Yalnız Al Gore’un konuşmasını herkese önermek istiyorum. AlGorebir yeni bir TED (Technology, Entertainment, Design) konuşması yaptı. Temmuz ayında yapmış konuşmayı ama galiba bir iki üç hafta önce yayınlandı. VideosunuYouTube'da bulabilirsiniz. Malum TED Talks içerisinde çok fazla iklim değişikliği konuşması yapılıyor ama yaptığıbukonuşma bence mükemmel bir konuşma. Al Gore’u çok dinledim, yazdıklarını çok okudum ama ilk defa bu kadar açıkça ve bu kadar net bir şekilde ‘suçlu fosil yakıt endüstrisidir’ dedi. Hatta alıntı yapayım, diyor ki; “İklim krizinin çözülmesinin önünde iki büyük engel vardır ya da yaşanabilir bir iklime ulaşmamızın önünde iki büyük engel vardır. Bir tanesi, fosil yakıt endüstrisinin iklim politikalarına karşı bıkmak bilmeyen muhalefeti. İkincisi de başlıca sübvansiyonlar yoluyla küresel sermaye paylaşımının fosil yakıt şirketlerine gitmesidir.” Konuşmanın bütünü isim vererekyani BP, Shell, Chevronve diğerlerini doğrudan suçlayarak fosil şirketlerinin nasıl iklim değişikliğine sadece neden olmakla kalmayıp çözümünü de engellediğini anlatıyor. Mükemmel bir konuşma, bunu herkese öneriyorum.

Ö.M.: Öte yandan tabii Türkiye'ye de ufak bir atıf yapacak olursak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar da ‘Türkiye'nin karbon nötrlüğe giden yolu Birleşik Arap Emirlikleri'nden (BAE) geçiyor ve stratejik bir partnerlik yaptığı Abu Dhabi ile bu hedefe doğru dev bir adımla ilerliyor’ diye bir yazısı yayınlandı. Hem İngilizce hem Türkçe herhalde. Ben İngilizcesini gördüm ama Arapçasının da olduğu belirtiliyor. Thenationalnews.com'da yayınlandı. Yani hiç küresel iklim değişikliğinden bahsetmeden, yenilenebilir enerjiden de bahsetmeden doğrudan doğruya BAEile petrol ve gaz ihracatından nasıl yararlandığını ve bölgenin temiz enerjiye geçişinin başını nasıl çektiğini anlatan ilginç bir yazı.

Ü.Ş.:Yeni bir müjde daha var. Rosatom da yeni bir açıklama yapmış ve Sinop'a Akkuyu'nun aynısındankurulacağınısöylemişler, ‘Akkuyu'nun aynısından dört reaktör de biz Sinop'a kuracağız,’ demişler. Yani teker teker gelmiyorlar maalesef, işimiz giderek zorlaşıyor.

Ö.M.:Aynen öyle.

Ü.Ş.:Evet, Açık Yeşil’den yavaş yavaş çıkalım. Birkaç hafta önce, 22 Ağustos'ta hayatını kaybetti, 80 yaşındaydı Toto Cutugno. Özellikle seksen kuşağının yani bizim yaşlar diyelim çok iyi bildiği bir isimdir. Ama aslında enteresan bir isim. Kendisi meşhur olmadan önce de besteci olarak Joe Dassin’in meşhur şarkılarının yazarlarından biri. Toto Cutugno, özellikle “L'Italiano” şarkısıyla çok iyi bilinen bir isim. Hatta Eurovision da kazanmıştı. Ama onu aynı albümden başka bir şarkısıyla analım. 1980’de San Remo Müzik Festivali'nde birinci olan şarkısı “Solo Noi” ile bitirelim Açık Yeşil’i. Gelecek hafta görüşmek üzere, hoşça kalın.




Ö.M.: Hoşça kalın.