Günter Grass ile Röportaj

-
Aa
+
a
a
a

27.10. 2001 tarihli Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinde yayımlanan mülakatında GÜNTER GRASS, savaş, küreselleşme ve (kendisinin gecen yıl aldığı) Nobel Edebiyat Ödülü´nün bu yılki sahibi V.S. Naipaul hakkındaki görüşlerini söyle açıklıyor:G.G. Batı'nın politikası son kertede Üçüncü Dünya´nın aleyhinedir....(...)Elbette (Üçüncü Dünya´daki) ülkelerin de örneğin rüşvet ve yolsuzluk içinde olan hükümetlerle yönetilmekte bir suç payları vardır, ama bu ülkelerin hükümetleri çoğu kez zengin devletlerce desteklendiler ve o sayede ayakta kalabildiler. Bütün bunlar tek tek incelenmeli. Ben Batı´nın kendi çıkarlarından vazgeçip gerçekten küresel ölçekte düşüneceğinden ve Üçüncü Dünya´yi eşit olarak kararlara ortak edeceğinden çok kuşkuluyum. Bu yapılsaydı, terörü besleyen kaynaklar kurutulabilirdi. Bu yapılmayıp sadece askeri saldırılara ve gizli servis operasyonlarına yaslanılırsa, terörist nesiller birbiri ardına yetişmeye devam eder. Ama ben Batı'nın Üçüncü Dünya´yla ilişkisinde başka bir noktaya daha dikkat çekmek istiyorum: Ölüleri sayma biçimimiz. Bu, Üçüncü Dünya ülkelerindeki ölülere sürekli bir hakaret ve aşağılama iceriyor. Washington ve New York´taki yaklaşık 6 bin kişiyi öldüren saldırılar korkunç ve hiçbir şekilde mazur gösterilemeyecek eylemlerdir. Bosna´da iki-üç yıl içinde yaklaşık 250 bin Müslüman Bosnalı Hırvatlar ve Sırplar tarafından katledildiklerinde, matem ve düşünceler New York ve Washington´daki 6 bin ölünün yol açtıkları ile kıyaslanmayacak kadar azdı. Batı'nın suç teşkil eden bir biçimde sorumluluktan kaçtığı Ruanda´da tahminlere göre 800 bin kişi öldürülmüş, dünya bunu neredeyse kaale bile almamıştır. Ben de tabii bu zengin Batı dünyasında yaşadığım ve New York´ta olanları korku ve üzüntüyle izlediğim içindir ki, bu farklı sayma tarzından kendimi de korumam gerekiyor.Irak´ta ambargodan sonra ölen ve kimsenin sözünü bile etmediği insanları düşünmek ancak ikinci, üçüncü sırada aklıma gelebiliyor. Ya da simdi Afganistan´i düşünün. Bombardımanlarda ölen sivillerden söz etmiyorum. Afganistan´da ölüm çok daha erken kol gezmeye başladı. Bu ölüleri eşit ölüler olarak görmeyi öğrenemezsek, kendi demokratik temel haklarımız uğruna mücadelemizi de kaybederiz.Hintli yazar Arundhati Roy kısa bir süre önceki yazısında, Irak´ta açlıktan ölen çocuklara veAfganistan´da Sovyet mayınlarının sakat bıraktığı çocuklara dikkat çekti. Hakli olarak yaptı bunu. Onun uyarıları hafızamıza kazınmalı ve bize, gelecekte hiç olmazsa ölülere karsı adil davranmayı öğretmelidir. Ben bu metni hiç onun gibi yazamazdım; Arundhati Roy´un yazdıklarında öfkeyi, kendisi etkilenen birinin kontrollü öfkesini görürsünüz. Ben onun eleştirisini doğru buluyorum, üstelik kendi hükümetini, hem Pakistan hem Hindistanhükümetlerini de eleştiriyor. kendi ülkesindeki yanlışları da görüyor.....Amerika, apar topar Haçlı Seferi ilan etmeyi sever. Kötü´ye karşı İyi, insan varoluşunun yegane doğru yolu olarak the american way of life. Dünyayı bir de uygar bir yarim ile, telaffuz edilmeden "uygar olmayan" bir dünyaya ayırmak ne küstahlıktır! Amerika ayni zamanda Çeçenistan savaşına göz yummaya hazır olarak Putin´le ve baskı önlemlerini göze alarak Çin´le ittifak kuruyor...ABD´yi biraz tanıyorsanız bilirsiniz ki orada değişik cemaatlerde köktendinci gelenekler sürdürülmektedir, Bush´un kimi cümlesini böyle açıklayabiliriz. Bana bunlar çok nahoş bir tarzda dinsel köktenciliği hatırlatıyor, hem Hıristiyan, hem Müslüman.Soru: V. S. Naipaul´un sahsında bu yıl İslam´i eleştiren bir yazar Nobel Edebiyat Ödülü´nü alıyor. O da sizin gibi yıllardır adaylar listesindeydi. Naipaul sizin de favoriniz miydi?Hayır. Naipaul dikkate şayan bir yazardır ama Üçüncü Dünya hakkındaki politik yorumlarına ben tümüyle karsıyım. Naipaul İslamiyet´i de kendi şahsi tecrübeleri doğrultusunda eleştiriyor.Soru: Sizin İslam´la ilişkiniz nedir?Hindistan´da birçok kereler bulundum ve kısa süre için Bangladeş´e de gittim, burası Hindu nüfusun kovulduğu veya öldürüldüğü, zorla Müslümanlaştırılmış bir ülke....Umut edelim ki bütün bölge patlama yasamasın. Hindistan´da kaldığım altı ay boyunca bazı yerlerde bulundum, buralar Müslümanlarla Hinduların barış içinde bir arada yaşadığı yoksul slum bölgeleriydi. Banaanlatıldığına göre fanatik politikacılar gelip gençleri kışkırtıyor ve mesela bir camiinin içinecanlı bir domuz yolluyorlar. Tabii hemen bıçaklar çekiliyor o zaman.Soru: Siz bu yıl Nobel Akademisi´ne Salman Rüsdü´yü tavsiye eder miydiniz peki?Ben tavsiyelerde bulunabiliyorum, evet. Açıklıkla söyleyeyim, bu yıl İsveç Akademisi´ne İsveçli bir yazarı, Per Olof Enquist´i tavsiye ettim. Onun temel tavrını, toplumsal ve politik müdahalelerini ve büyük yazarlık yetisini çok beğeniyorum. Ama beni dinlemediler.