Türkmenistan’da metan sızıntısı

-
Aa
+
a
a
a

Türkmenistan’daki iki ana fosil yakıt sahasından kaynaklanan metan sızıntılarının küresel ısınmaya, 2022’de İngiltere’de açığa çıkan tüm karbon emisyonlarından daha fazla neden olduğunu ortaya koydu.

Gezegenin Geleceği: 11 Mayıs 2023
 

Gezegenin Geleceği: 11 Mayıs 2023

podcast servisi: iTunes / RSS

Uydu verileri, Türkmenistan’daki iki ana fosil yakıt sahasından kaynaklanan metan sızıntılarının küresel ısınmaya 2022’de İngiltere’de açığa çıkan tüm karbon emisyonlarından daha fazla neden olduğunu ortaya koydu. Uzmanlar The Guardian’dan Damien Carrington’a, petrol ve gaz zengini ülkeden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının ‘akıllara durgunluk verdiğini’ ve ‘sinir bozucu’ bu sorunun düzeltilmesinin kolay olması gerektiğini söyledi. Kayrros tarafından The Guardian için hazırlanan veriler, Hazar kıyısında bulunan Türkmenistan’daki Batı Fosil Yakıt Sahası’nın 2022’de 2,6 milyon ton metan sızdırdığını ortaya koydu. Doğu sahası ise 1,8 milyon ton metan saldı. İki alan birlikte, 366 milyon ton CO2’ye eşdeğer emisyon saldı. Bu, dünyadaki en büyük 17. ülke olan Birleşik Krallık’ın yıllık emisyonundan daha fazla. Bilim insanlarına göre metan emisyonları 2007’den beri endişe verici bir şekilde arttı. Bu hızlanma, küresel ısınmayı 1,5 derecenin altında tutmanın önündeki en büyük tehdit olabilir. Fosil yakıtlar, görüldüğü gibi dolaylı olarak da iklim değişikliğine neden olmaya devam ediyor. Acilen bütün fosil yakıt yataklarından çekilmemiz gerekiyor.

Kömürün Ötesinde Milas

40 yıldır kömürün gölgesinde yaşayan Milas için hazırlanan yeni rapora göre, halk geleceğinin kömüre bağlı olmadığı bir adil geçiş istiyor. Milas’ın sahip olduğu doğal ve kültürel değerlerle bu mümkün. Rapor, özellikle coğrafi işaretli Milas zeytinyağı ve çam balının güvenceli, doğayı koruyan yeşil işler yaratarak kömüre alternatif olabileceğini ortaya koyuyor. Milas’ta kömürlü iki termik santralin faaliyette olması ve kömür madenlerinin sürekli genişlemesi bir yandan ciddi bir ekosistem tahribatına yol açıyor, diğer yandan ise hak ihlallerini beraberinde getiriyor. Akbelen Ormanı’nda köylüler tam 661 gündür orman alanlarının kömür madenine feda edilmemesi için hem nöbet tutuyor hem de hukuki mücadele veriyor. Karadam Karacahisar Mahalleleri Doğayı Doğal Hayatı Koruma Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği (KARDOK), Milas Kent Konseyi, Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) ve İklim İçin 350 Derneği’nin hazırladığı ‘Kömürün Ötesinde Milas’ isimli rapor, Milas’ta kömürden çıkışın istihdam üzerindeki olası olumsuz etkilerini ortadan kaldıracak yerel ekonomik alternatifleri barındıran ‘kömürden adil bir çıkışın’ yol haritasını sunuyor. Rapor kapsamında Milas’ta yapılan görüşmelerde hava kirliliği, tarımsal verim kaybı, zeytin ağaçlarının verimsizleşmesi, kanser ve solunum yolu hastalıklarının artması, susuzluk gibi pek çok sorunun kömürden kaynaklandığı dile getiriliyor. İstimlak yoluyla köylülerin yerlerinden edilmesi ise kömürle ilgili en kaygı uyandıran sorun. Bu görüşmelerde, kömürden çıkış neredeyse halkın tamamı tarafından talep ediliyor olmasına rağmen istihdam belirleyici faktör. Bu yüzden raporda, bölgede maden ve termik santrallere alternatif olacak sektörlerin, insanlara ve diğer canlılara zarar verebilecek yöntemlerden uzak, yalnızca ekonomik olarak değil, güvenceli olma ve gençler için cazip olma özellikleri de taşıması gerektiği belirtiliyor. Bu bağlamda, bölgede alternatif istihdam kolları olarak Türkiye’deki tek Avrupa Birliği coğrafi işaretine sahip Milas zeytinyağı ve coğrafi işaretli çam balı arıcılığı raporda öne çıkıyor.

Yavaş kuraklıktan ani kuraklığa geçiş

Britanya’daki Southampton Üniversitesi ve Çin’deki Nanjing Bilgi Bilimi ve Teknolojisi Üniversitesi’nden araştırmacılar, iklim değişikliği etkisiyle yavaş kuraklık süreçlerinden ani kuraklıklara doğru bir geçiş yaşandığını ortaya koydu. Bu durum sıcak hava dalgaları ve orman yangınlarının için uygun koşullar oluşturuyor. Science Dergisi’nde yayımlanan ve ‘İklim değişikliği nedeni ile ani kuraklıklara küresel geçiş’ başlıklı araştırmada, mevsimsel kuraklıklar, toprak nemindeki azalmanın başlangıç hızına göre ani kuraklıklar ve yavaş kuraklıklar olarak ayrıldı ve kuraklıkların son 64 yıldaki yerel gelişme mevsimleri boyunca küresel dağılımları incelendi. Sonrasında ise ani kuraklıkların sayısının toplam mevsimsel kuraklık oranındaki küresel eğilim ile mevsimsel kuraklıkların başlangıç hızındaki küresel eğiliminin insan kaynaklı iklim değişikliği ile olan ilişkisine bakıldı. Tehlike büyüyor. Bu daha sık ve hızlı kuraklık, tarımda kayıplar, orman yangınları ve buna bağlı olarak biyolojik çeşitlilik kaybı anlamına geliyor.

Nükleere İnat, Yaşasın Hayat!

Gaziemir ilçesinde bulunan nükleer atık bölgesinde basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamanın yapıldığı alanda sık sık, “Nükleere İnat, Yaşasın Hayat” sloganları atıldı. Açıklamada, “Bu bölgede kanser, koah gibi hastalıklar artmış durumda. 2012 yılından bu yana mahalle halkıyla nükleer atıkların uygun koşullarda bertaraf edilmesi için mücadele ediyoruz,” dendi. Nükleer atıklarının bırakıldığı alanının çocukların oyun oynadığı, insanların yaşamını sürdürdüğü bir alan olduğu belirtildi ve “Bu alanın tamamı nükleer atıklarla kirletilmiş durumda. Mahalle halkının ve bütün canlıların yaşamı tehdit altında. Buradaki nükleer atıklar sadece burada yaşayan halkın sorunu değil. Bu, hepimizin sorunu. Devletin özel olarak yok sayma politikalarına karşı mücadelemizi sürdüreceğiz,” dendi. Gaziemir eski kurşun geri dönüşüm fabrikasındaki mücadele yıllardır sürüyor ve kaynağının kurşun kullanılan nükleer atıklardan oluştuğu düşünülüyor