"1,5 derecenin altında kalmamız gerekiyor"

-
Aa
+
a
a
a

Atlas Sarrafoğlu, İklim Kuşağı Konuşuyor'da Extinction Rebellion yani Yokoluş İsyanı’ndan Thomas Van der Steen ile gerçekleştirdiği röportajı paylaşıyor.

""
"1,5 derecenin altında kalmamız gerekiyor"
 

"1,5 derecenin altında kalmamız gerekiyor"

podcast servisi: iTunes / RSS

Merhaba sevgili Açık Radyo dinleyicileri, İklim Kuşağı Konuşuyor programına hoş geldiniz. Neredeyse Ekim ayının ortasındayız ve küresel olarak en büyük ve en önemli iklim zirvesi olarak kabul edilen Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansı olarak bilinen COP28’e iki aydan az zaman kaldı. BM Genel Sekreteri’nin defalarca hükumetlere gerekli önlemleri almaları gerektiğini söylemesine, bilim insanlarının araştırmalara dayanarak iklim krizinin tahminlerin ötesinde hızla ilerlediği yönündeki uyarılarına rağmen, geçtiğimiz sene yapılan COP27’den bu yana gerekli olan hareketi ne yazık ki hala göremiyoruz.

2019’dan bu yana iklim krizinin ülkelerdeki etkilerini, hükumetlerin bu krize karşı tutumunu ve iklim aktivizmini anlamak için farklı ülkelerden iklim aktivistleri ile röportajlar yapıyorum. Bu röportajlarım ise hem Türkçe hem de İngilizce olarak Yeşil Gazete tarafından yayınlanıyor.

Thomas Van der Steen

Bu hafta 34’üncü İklim Kuşağı serisinin konuğu Hollanda’dan iklim aktivisti Thomas Van der Steen. Thomas, Hertogenbosch kentinde yaşıyor. Liseyi geçtiğimiz sene bitirdi ve şu anda eğitimine bir yıl ara vermiş durumda. İklim krizini durdurmak için sivil itaatsizlik yönteminin daha uygun olduğunu söylüyor. Thomas ile röportajıma geçmeden önce Thomas’ın genç Açık Radyo dinleyicileri için gönderdiği mesajı sizinle paylaşmak istiyorum;

Merhaba, ben Extinction Rebellion ve Fridays For Future Hollanda'dan Thomas. Bugün beni dinleyen tüm gençlere şunu söylemek istiyorum; Artık bir iklim hareketine katılma zamanıdır. Bu krizle tek başımıza yüzleşemeyiz çünkü dünyanın her yerinde gördüğümüz şey, örneğin Hollanda'daki Yokoluş İsyanı, İnsanların kitlesel eylem için bir araya geldiğinde durdurulamaz olduğumuzu söylüyor ve biz durdurulamayız çünkü başka seçeneğimiz yok. Ya hiçbir şey yapmayıp tek evimizi kaybederiz ya da onu kurtarmak için birlikte ayağa kalkarız ve bunu başarabileceğimize inanıyorum. İklim değişikliğini yavaşlatabiliriz ve ihtiyacımız olan geri kalanı kurtarabiliriz. Ya şimdi ya da asla!



Thomas’a buradan teşekkür etmek istiyorum çünkü onların örgütlenmesi sayesinde iki gün önce Hollanda’dan çok güzel bir haber geldi. Son bir aydır süren her gün en büyük otobanı kapayarak yaptıkları iklim protestoları ve dokuz binden fazla tutuklamanın ardından Hollanda Parlamentosu, kabineden fosil yakıt sübvansiyonlarının aşamalı olarak kaldırılmasına yönelik senaryolar hazırlamasını istedi.

Bu kampanya sırasında, Hollanda toplumunda bir dönüşüm sağladılar. Halkın dörtte üçü artık fosil yakıt sübvansiyonlarının aşamalı olarak kaldırılmasını ve halkın üçte biri de fosil yakıt sübvansiyonlarının derhal durdurulmasını istiyor. Bu da Yokoluş İsyanı'nın talebi. Yani büyük bir galibiyet. Bu, dünyanın her yerinde görmek istediğimiz cinsten bir protesto ve eğer bu, fosil yakıt sübvansiyonlarına gerçekten son verecek olursa aslında insanlık adına büyük bir kazanç.

Atlas Sarrafoğlu: İklim aktivizmine nasıl başladın ve yaşadığın yer olan Hollanda’daki protestoları nasıl organize ediyorsunuz?

Thomas Van der Steen: Ocak 2021’de Extinction Rebellion ile aktivizme ve örgütlemeye başladım. Ardından okuldan bir arkadaşımla yerel bir Fridays for Future grubu kurdum ve ondan sonra büyüdük. Şu anda okula bir yıl ara verdim ve daha büyük bir şehre taşındım. Bu yüzden artık Extinction Rebellion ile örgütlenmeye daha fazla odaklanıyorum. Artık sivil itaatsizlik eylemlerine katılıyorum ama bunları da organize ediyorum.

Protestoları organize etmenin tek bir yolu yok. Nasıl bir protesto konusu olduğuna bağlı. Yasal bir yürüyüş düzenlediğimde farklı, sivil itaatsizlik eylemi düzenlediğimde farklı oluyor. Şu anda herhangi belirli bir iklim krizi alanında bir konuya odaklanmıyorum ama doğayı savunmaya büyük ilgim var.

A.S.: İklim krizi genel olarak Hollanda’da yaşayan halkı nasıl etkiliyor?


T.V.d.S.: Güneydeki ülkelerle karşılaştırıldığında Hollanda’da iklim değişikliğinin etkisi küçük ama yine de hissediliyor. İki yıl önce ülkemizin güney kesiminde aşırı yağışlar nedeniyle büyük bir sel felaketi yaşadık. Bu sel, büyük hasara yol açtı ve komşu ülkelerde çok sayıda insan öldü. Bu tür taşkınların iklim değişikliğinden kaynaklanma ihtimalinin daha yüksek olduğu da kanıtlandı.

Ayrıca dünyanın birçok yerinde olduğu gibi havalar da gün geçtikçe ısınıyor. Daha aşırı kuraklıklar görüyoruz ve kışlarımız nadiren kar görüyor. Bazı şeylerin değiştiği çok açık.

A.S.: Ülkeni iklim değişikliğinin etkilerinden korumanın çözümü nedir sence?

T.V.d.S.: Elbette ilk adım karbon emisyonlarımızı azaltmak olmalı. Yalnızca endemik olanlar değil, aynı zamanda başka yerlerdeki etkimiz de söz konusu. Örneğin, hayvanlarımız için soya ihtiyacımız olduğundan Amazon yağmur ormanlarındaki ormansızlaşmanın en büyük itici güçlerinden biriyiz. Ayrıca ülke topraklarımızın yarısı hayvancılık için yiyecek yetiştirmek adına kullanılıyor.

Ama ikincisi, herkesin de bildiği gibi, Hollanda’nın tarihsel düşmanı denizdir ve yükselen deniz seviyeleri ile birlikte bu durum daha iyi olmayacak. Su savunma sistemlerimiz yalnızca birkaç santimetrelik deniz kaldıracının yükselişine dayanacak şekilde inşa edilmiştir. Ancak bu sınırları mutlaka aşacağız. Dolayısıyla, eğer her şeyin olduğu gibi kalmasını istiyor isek bu savunmalara çok büyük miktarda para yatırmak zorunda kalacağız. Doğanın kurallarıyla nasıl yaşadığımızı yeniden düşünmemiz, belki de denizi yenemeyeceğimizi kabul etmemiz gerekiyor. Ayrıca, sular yükseldiğinde en önemli şehirlerimizin tamamının muhtemelen denizler altında kalacağı düşüncesi de gülünç derecede aptalca. İklim değişikliğinin etkileriyle başa çıkabilmek için doğayı kontrol altında tutamayacağımızı ve onun kuralları ile yaşamayı kabul etmemiz gerekiyor.



A.S.: Hükümetinizin iklim kriziyle mücadele konusundaki bakış açısı nedir? Limitin 1,5 derecenin altında tutulması için hükümetin ilk olarak ne tür adımlar atması gerekiyor?

T.V.d.S.: Hükümetimizin büyük bir kısmı iklim değişikliğinin varlığını kabul ediyor ve çözülmesinin önemli olduğunu belirtiyor. Ancak iklim hedeflerini sürekli kaçırdıklarına bakılırsa çok uluslu şirketlerin ve zenginlerin çıkarlarını daha önemli buluyorlar gibi görünüyor.

İklim değişikliğine neden olan en büyük etkenin fosil yakıtlar olduğu açık. Bu yüzden bunları elimizden geldiğince hızlı bir şekilde kesmek için her yolu denemeliyiz. Hollanda’daki Yokoluş İsyanı ile hükümetimizin fosil yakıt endüstrisini sübvanse ettiği 46,5 milyar avronun durdurulması için kampanya yürütüyoruz. Hükümetimiz de 15 yıl önce bu sübvansiyonları durduracağı sözünü vermişti ama hala bunu yapmadılar ve şimdi işin çok karmaşık olduğunu iddia ediyorlar. Şimdi sübvansiyonları durdurmak istediklerini söylüyorlar ama bunun gerçekleşmesi için hiçbir şey yapmıyorlar.

A.S.: Geleceğe dair sizi umutlandıran nedir peki?

T.V.d.S.: Şu anda pek çok şeyden umutlu olmadığımı söylemeliyim. Beni devam ettiren şey, ne kadar az şey yaparsak durumun daha da kötüleşeceği gerçeği. Bu yüzden hasarı mümkün olduğunca kontrol altına almak, aynı zamanda doğayı restore etmek ve MAPA ülkelerinin tazminat almasını sağlamak için elimden gelen herşeyi yapmak istiyorum. İklim felaketleri durdurulamaz ancak etkisi önümüzdeki birkaç yılda ne yapacağımıza bağlı. 1,5 derecenin altında kalmamız gerekiyor!

Beni durum hakkında olumlu tutan şey ise çoğunlukla aktivizm yaparken tanıştığım harika insanlar.



A.S.: Protesto ve talepler açısından Fridays For Future ile Yokoluş İsyanı (XR) arasındaki fark nedir?

T.V.d.S.: Hollanda’da artık neredeyse var olmadığımız için, Fridays For Future Hollanda’dan bahsetmek bile zor. Nasıl devam edeceğimizi konuşuyoruz ama henüz karar vermedik. Bir şey çok net ki okul grevleri dönemi bitti ve artık uyum sağlamamız gerekiyor. Ayrıca Fridays For Future’ın çok muğlak olan 'iklim adaleti' dışında spesifik bir talebi de yok.

Öte yandan XR oldukça canlı ve hızla büyüyor. Fosil yakıt endüstrisi ve devlet tarafından sağlanan destekler konusunda tüm ülkeyi başarılı bir şekilde bilinçlendirdik ve şu anda nüfusumuzun %70’i bunların durdurulmasını istiyor. Ayrıca XR’in talepleri var; İklim değişikliği hakkındaki 'gerçeği söyleyin!'. Şimdi harekete geçin, gerekeni yapın, bırakın halk karar versin. Hollanda’da ekstra bir talebimiz daha var ve o da iklim adaletiyle ilgili.

XR ve Fridays For Future'ın hedefleri aynı. Ancak XR, daha akıcı ve daha profesyonel. Ayrıca XR elbette sivil itaatsizliği kullanıyor ve Fridays For Future ise kullanmıyor.



A.S.: Dünya liderlerine sesini duyuracak olsaydın, onlara iklim krizi ve onların 'olağan gidişatı' hakkında ne söylerdin?

T.V.d.S.: Bunu zor bir soru olarak görüyorum. Söyleyebileceğim hiçbir şeyin bir etki yaratacağını düşünmüyorum. Sorun, dünya liderlerinin olup biteni anlamaması değil, onlar bunu çok iyi biliyorlar. Çok uluslu şirketlerin isteklerini yerine getirip, kendilerini yeniden seçtirmek için hareket etmemeyi seçiyorlar.

Onlara hiçbir sözüm yok. Bu liderlere seçenek bırakmayacak olan bu hareketi büyütmek için mücadele ediyorum. Tıpkı Hollanda’da XR’da yaptığımız gibi. Giderek daha fazla insan bize katılacak çünkü giderek daha fazla insan artık harekete geçmemiz gerektiğini anlayacak ve hükümet harekete geçmeyecek. Bu yüzden onları şiddet içermeyen yollarla zorlamalıyız.

A.S.: İklim kriziyle ilgili geleceği nasıl görüyorsun? 2030’da kendini nasıl hayal ediyorsunuz?

T.V.d.S.: 2030’da aktivist olmak istemiyorum. Bu bir hobi değil ama bunu ihtiyacım olduğu sürece yapacağım. 2030'da eğitimimi bitireceğim ve dünyanın karbon nötr olacağını hayal ediyorum. Kendimi doğayı restore etmeye ve başkalarını bu konuda eğitmeye çalışırken hayal ediyorum.

Bu gerçeği gerçekleştirebilecek miyiz bilmiyorum ama yapabileceğim tek şey bunun gerçekleşmesi için savaşmak. Başka seçeneğim yok.

Extinction Rebellion yani Yokoluş İsyanı’ndan Thomas ile protestoları sırasında gerçekleştirdiğim röportajı sizinle paylaştıktan sonra bu haftaki programımı bitirmiş oluyorum. Programımın sonunda da hem bir şarkı sözü yazarı, şarkıcı hem de bir aktivist olan Tim Arnold’dan Extinction Rebellion Youth ile seslendirdiği “Wise Up” yani 'Akıllanın artık' dedikleri şarkıyı dinleyelim. Şarkının sözlerinde 'Siz akıllanana kadar bu durmayacak' diyor.



Sonrasında da yine Extinction Rebellion üyelerinin Mick Clark ile seslendirdikleri “We Will Never Surrender” isimli şarkıyı dinleyeceğiz.



Gelecek hafta tekrar İklim Kuşağı Konuşuyor programında buluşana kadar kendinize, sevdiklerinize ve gezegenimize lütfen iyi bakın.