Dünya iklim krizinin etkisi altında

-
Aa
+
a
a
a

Atlas Sarrafoğlu’nun gündeminde New York’ta gerçekleşen Global Citizen Festival, Ian Kasırgası, Güney Amazon yangınları, bu yıl gerçekleşecek COP27 ve iklim aktivistlerinin açıklamaları vardı.

"Gezegen kârdan önce gelir."
İklim krizinde önemli gündem konuları
 

İklim krizinde önemli gündem konuları

podcast servisi: iTunes / RSS

Geçtiğimiz iki hafta iklim hareketliliği konusunda kongreler, toplantılar, ödül törenleri açısından oldukça yoğun geçti. Bu sebeple iklim aktivistleri de bol bol konuşma yaparak seslerini duyurma fırsatı buldu. Bunlardan ilkine göz atalım.

Global Citizen Festival New York’ta gerçekleşti

24 Eylül Cumartesi günü New York’ta Global Citizen Festival yapıldı. Sloganları “For Girls, For The Planet, To End Poverty” (Kızlar için, Gezegen için, Yoksulluğa Son Vermek için) idi. Global Citizen, kendini aşırı yoksulluğu sona erdirmeye adamış, dünyanın en büyük aksiyon alıcı ve etki yaratıcılarını bir araya getiren bir hareket olarak yola çıkmış. Dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca “küresel vatandaş”ın sesi, sürdürülebilirlik, eşitlik ve adalete doğru kalıcı bir değişime öncülük etmeyi amaçlıyor. Global Citizen Festival, küresel vatandaşları, sanatçıları, aktivistleri, dünya liderlerini, hayırseverleri, kurumsal liderleri ve daha fazlasını “aşırı yoksulluğu” sonlandırmak misyonuyla bir araya getiriyor. Küresel vatandaşlar olarak siz de dilerseniz Global Citizen sayfasından bir hedef seçip aşırı yoksulluğun önüne geçmek için bu iyiliğin bir parçası olabilirsiniz. Bugüne kadar 1.15 milyar kişinin hayatına dokunabilmişler. Global Citizen Festivali’nde yer alan iklim aktivistleri, iklim adaleti ve açlığın önlenmesi için de seslerini yükseltti. Sesleri duyduğunu söyleyerek festival sahnesinde yer alan Avrupa Birliği Komisyon Başkanı Ursula Von Der Leyen’in konuşmasını paylaşmak istiyorum. Çünkü bu sözlerin de boş olmadığını görmek için gözlerimiz Avrupa Birliği’nin üzerinde olacak: 

Merhaba dünya vatandaşları. Sizi yüksek sesle ve net duyuyorum. Avrupa çağrınıza cevap veriyor. Açlığa son vermeliyiz. Avrupa'nın Afrika, Karayipler ve Pasifik'te gıda güvenliği için 600 milyon avro ayırdığını duyurmaktan mutluluk duyuyorum. Sıtma, AIDS ve tüberküloz gibi ölümcül hastalıkları yenmemiz gerekiyor. Bu yüzden küresel fona 715 milyon avro sağlıyoruz. Birleşmiş Milletler nüfus fonlarına ek olarak 45 milyon avro sözü de veriyorum. Kızlarımıza ve kadınlarımıza bakmak zorundayız. Bunu hak ediyorlar. Gezegenimize de iyi bakmalıyız. Bu sebeple Avrupa, dünya liderlerinin de adım atması için dünya çapında biyoçeşitliliği korumak amacıyla 7 milyar avro sağlayacak.
 

Von Der Leyen’in vereceklerini söylediği bütçeler şu an için yeterli olmasa da, kendisinin de söylediği gibi başka ülke liderlerinin de adım atması için bir başlangıç olur umarım. Bu konuda son iki küresel iklim grevinde de küresel Güney’in yaşadığı hasar ve kayıplara karşılık ihtiyacı olan iklim finansmanı talepleri dile getirilmişti.

 “Sürdürülebilirliğinizle cehenneme, insanlarım ölüyor.”

Geçtiğimiz hafta gerçekleşen Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda  konuşanlardan biri de son zamanlarda sesi oldukça güçlenen Pakistanlı iklim aktivisti Ayisha Siddika’ydı. Siddika, şiirleriyle de sesini güçlendirerek dikkat çekiyor. Ayisha’nın konuşmasını iletiyorum:

Benim adım Ayisha Siddika. Kuzey Pakistan’daki bir kabile topluluğundan geliyorum. Bunu duymanıza gerçekten ihtiyacım var çünkü ülkemde durumun gerçekten ne kadar kötü olduğunun farkında değiliz. 33 milyon insan yerinden edildi. Bu, Avustralya’nın tüm nüfusundan fazla. Bu, Kanada nüfusunun yüzde 90'ından fazla. Bu, Portekiz nüfusunun üç katı. Pakistan’da bir asrın üzerindeki zaman diliminde yaşanan en büyük felaket bu ve ülkem henüz sadece 76 yaşında. Yerinden edilen bu milyonların 16 milyonunu çocuklar oluşturuyor. Bu 16 milyon küçük hayat, yani 16 milyon umut dolu yüz. 16 milyon kâbus demek. Ben dünyanın ilgisizliğini sorguladığımda posta kutum, terörist olmasaydık bizi umursayacaklarını söyleyen insanlarla doluyor. Ve dilimi ısırmak zorunda kalıyorum. Çünkü yağmurlar gökten yağsa da, yaşadığımız sel baskınları sizin burada Amerika Birleşik Devletleri’ndeki açgözlülüğünüzden, genel kurulda oturan tüm başkanların petrole olan bağımlılığınızdan kaynaklandı. Dilimi ısırdım ve bunu yazdım… “Sürdürülebilirliğinizle cehenneme, insanlarım ölüyor.” Noor Hindhi ve Rafief Ziadah’dan ilham aldım. “Sömürgeciler doğayla savaşa girerler ve buna iş fırsatı derler.” Size ölülerimizin bile mezarlarında boğulduğunu söylüyorum ve benden nazik olmamı istiyorsunuz. Benden kınamamamı, utanmamı ve tenimin rengini, dilimin sesini ve dünyanızdaki yerimi hatırlamamı istiyorsunuz. Size inanmam gerektiğini söylüyorsunuz, yüzümü kameraya çevirmemi ve size mükemmel bir acı ve bağışlama sesi vermemi istiyorsunuz. Biz bebeklerimizi, ölülerimizin olduğu aynı suya doğurana kadar alıyor, alıyor, alıyorsunuz. Ve o zaman bile akbabalar gibi toplanıyor, umutsuzluğumuzla besleniyorsunuz. Siz hayırseverliklerinizle kâr elde ediyorsunuz. Ben size bir katliam olduğunu ve toprakların asla eskisi gibi olmayacağını söylüyorum. Toprak asla aynı şekilde büyümeyecek. Sivrisineklerin uğultusu değişti, gökyüzünün rengi de… Ve açgözlülük hastalığınız tüm yaşamlarınızda peşinizi bırakmayacak. Siz kalkıp yeni bir Birleşmiş Milletler teklifinden bahsediyorsunuz. Bombalardan sonra yapacağınız köprülerden bahsediyorsunuz. “Ayisha, biraz daha pratik olmalısın. Ayisha, gülümse ki tehlikeli olmadığını anlasınlar.” 100 ölü, 200 ölü ve 1500 ölü… Hiçbir Birleşmiş Milletler yasa tasarısı, hiçbir müzakere onları hayata döndüremez. Ama unutma, Dünya’nın bir hafızası var ve topraklarında sakladığı tüm sevdiklerinin koruyucuları var ve onlar da benim arkamda duruyorlar. Sonunda kendi çocuklarınıza ve onların çocuklarına cevap vermek zorunda kalacaksınız. Ve bir gün bunlar senin evinde, ailende, senin toprağında yaşanacak. Umarım ve dilerim ki doğru kararı verirsiniz. Pakistan hâlâ sular altında, bu suyun buharlaşması 2 ila 4 ay sürecek. O sularda yüzen cesetler var. Kitlesel hastalıklara, büyük ölçekte insani felaketlere neden oluyor. Buradaki tüm medya mensuplarından ricamdır, hepinizin bağlantıları var; lütfen bağış yapın, yardımınıza ihtiyacımız var. Alkhidmat ve Akhuwat Vakıfları’na bağışta bulunun.

 

Ayisha’nın sözleri gerçekten çok vurucu, etkileyici… Bunları duymanızı istedim. Dilerseniz sosyal medya üzerinden Ayisha Siddika’yı takip edebilirsiniz.

“Milyarderlerin var olmaması gerektiğini düşünüyorum.”

Geçtiğimiz hafta Ugandalı iklim aktivisti ve UNESCO İyi Niyet Elçisi Vanessa Nakate, Goalkeepers Global Goals ödüllerinin kazananlarından biri olarak açıklanmıştı. Bill ve Melinda Gates Vakfı, topluluklarında ve dünya genelinde sürdürülebilir kalkınma hedeflerine doğru ilerlemeyi sağlamak için fark yaratan dört kişinin çalışmalarını ödüllendirmişti.

Londra’dan XR ve Fridays For Future iklim aktivisti, feminist Mikaela Loach’sa, Bill ve Melinda Gates Vakfı’nın yıllık etkinliğine konuşmacı olarak katılarak milyarder kapitalist çözümlere meydan okudu. Aslında hayırsever kapitalizme ve hangi çözümleri izleyeceğimizi kontrol eden milyarderlere temelde katılmamasına rağmen Bill Gates’in, karşılaştığımız krizlerin çeşitliliğine neden olan ve sürdüren sömürücü kapitalizmden kâr etmeye ve servetini büyütmeye devam ettiği düşünülürse, çözümleri onun kontrol etmemesi gerektiğini söyleyen Mikaela, bu dünyadaki baskıları, anlatıları ve sistemleri şekillendirme gücünün birkaç beyaz adam tarafından belirlenmesinin bir sonucu olduğunu söylüyor. Mikaela’nın konuşmasından bir bölümü sizin için seçtim:

Milyarderlerin var olmaması gerektiğini düşünüyorum ve umarım hissettiğim rahatsızlık ve belki de başkalarına verdiğim rahatsızlık, bu konuşma sayesinde hepimizin dönüşebileceği anlamına gelir. Hayırsever kapitalizme karşı farklı duygularım var. İklim krizinin kapitalizmden kaynaklandığını ve eşitsizlik ve baskının tesadüf olmadığını düşünüyorum. Bu yüzden özgürleştirilmiş bir dünya yaratmak için, bu sistemlere gerçekten meydan okumalı ve köküne inmeliyiz ve daha fazlasını talep etmeliyiz çünkü bunu yaparsak dünyayı gerçekten değiştirebiliriz.

Kesişimsellik, dünyada var olan tüm mücadelelerin hangarlarda gerçekleşmediğini görmemizi talep ediyor. Bunlar doğaları gereği bağlantılıdır ve bu nedenle gücü de sorgulayabiliriz. Sadece gücü yeniden dağıtmıyorsak, zenginliği yeniden dağıtmaktan bahsedemeyiz. O hâlde gücü sorguladığımızda şu soruyu sormalıyız: Bu odadaki güç kimde? Dünyada gücü kim elinde tutuyor? Hangi çözümlerin seçileceğine kim karar veriyor, örneğin vakıfta kimin adı var? Bu kararları kim veriyor? Ve bu nedenle, anlatıları kim yaratıyor ve bu anlatıların kontrolü kimde? Ve bu, takip ettiğimiz çözümleri nasıl sınırlayabilir? Belki aslında dünyayı dönüştürmüyoruz, belki de dünyayı olduğu gibi devam ettiriyoruz, ama biraz farklı görünmesini sağlıyoruz ve nasıl daha fazlasını talep edebiliriz diye sorguluyoruz.

Ve sanırım geçmişteki sosyal hareketler aracılığıyla dünyaya bakışım hakkında çok şey öğrendim… Ve bu tür bir işbirliği sayesinde gerçekten daha iyi bir dünya yaratacağız çünkü buna ihtiyacımız var. Gücü yukarıdan aşağıya değil, aşağıdan yukarı inşa etmeliyiz ve bu, bir araya gelip bu işbirliklerini oluşturmaktan ve sırf bir şey beni incittiği için, aynı zamanda bir noktada sizi de inciteceğini ya da zaten farklı bir şekilde incittiğini fark etmek yoluyla oluşacaktır.

Ian Kasırgası Küba’yı karanlıkta bıraktı

Pakistan’da daha yeni yaşanan ve yaraları sarılamayan iklim felaketinden sonra dünya şimdi de Ian Kasırgası’nı konuşuyor. Ian Kasırgası, 3 gün önce 11 milyon kişinin yaşadığı Küba’yı tamamen karanlıkta bıraktı. Kategori 3 şiddetinde, adanın batı ucundan geçen kasırga ülkenin tüm elektrik şebekesinin çökmesine sebep oldu. Saatte 205 kilometre hız kaydeden kasırga, Küba’nın ikonik puroları için kullanılan tütünlerin çoğunun yetiştirildiği Pinar del Río eyaletinde de büyük hasara yol açtı. Zarar görenler için 55 barınağın kurulduğu eyalette 50 bin kişi tahliye edildi. Kasırga daha sonra Meksika Körfezi‘nde güçlenerek, Florida’nın güneybatı kıyısına saatte 209 km hızla yaklaştı.

Miami’deki Ulusal Kasırga Merkezi (NHC), kasırganın şiddetli dalgalar, hayatı tehdit eden kıyı taşkınları ve bazı bölgelerde bir metreden fazla yağış getirebileceği konusunda uyararak 2,5 milyondan fazla sakini evlerini tahliye etmeye çağırdı. Tahmine göre, batı Florida’nın kıyı şeridinin çoğunda fırtınadan dolayı büyük dalgalar meydana gelecek, 12 metreye kadar kıyı taşkınları olacak ve kasırganın merkezinden 225 kilometrelik alana kadar uzayabilecek tropikal kuvvetli rüzgârlar kıyı şeridine büyük hasar verecek. Florida Acil Durum Yönetimi Direktörü Kevin Guthrie, dün akşam düzenlediği basın toplantısında, “Şimdi tahliye zamanı, yola çıkın!” sözleriyle sakinleri tahliye uyarılarına kulak vermeye çağırdı. Fırtına kaynaklı şiddetli rüzgârların şimdiden hissedilmeye başladığı Florida Körfez’inde Çarşamba sabahı itibarıyla market rafları boşaldı. Evlerinin pencerelerini tahtalarla kaplayan sakinler sığınaklara veya tahliye barınaklarına kaçmaya başladı. Kategori 4 seviyesi, rüzgarın saatte 209 km ila 251 km hız aralığında olduğu ve insanlara ve hayvanlara felaket derecesinde hasar verebileceği anlamına geliyor. Binalara da ciddi hasarlar veren Kategori 4 kasırgaları genellikle birkaç hafta ila birkaç ay süren uzun süreli elektrik kesintileri ve su sıkıntısı getiriyor.

Yetkililer, Çarşamba günü Doğu saatiyle sabah Kategori 4’e yükseltilen fırtınanın Saffir-Simpson Kasırga Ölçeği’ndeki en güçlü sınıflandırma olan Kategori 5’e güçlenebileceğini söylemişlerdi. Son 30 yılda Amerika Birleşik Devletleri’nde yalnızca iki tane Kategori 5 fırtınası karaya ulaştı. Perşembe günü Florida’ya ulaşan kasırga 2,5 milyon evi elektriksiz bırakırken, hastaneleri etkiledi, köprüleri yıktı ve birçok binaya zarar verdi. Dün erken saatlerde kasırganın karada tropikal bir fırtınaya dönüştüğünü de belirten yetkililer, Florida’nın güneybatısındaki kıyı şeridi boyunca 2-3 metre yükseklikte şiddetli dalgaların devam ettiği konusunda uyarıda bulundu. Kasırga nedeniyle can kaybı bildirilmedi ancak Kübalı göçmen taşıyan bir teknenin Key West’in doğusunda şiddetli fırtınada battığı belirtildi.

Kasırga, Çarşamba sabahından itibaren saatte 250 km maksimum sürekli rüzgâra sahipti ki bu Kategori 5 eşiğinin hemen altında bir hız. Bilim insanları bunu 24 saatten daha kısa sürede en az saatte 35 km rüzgâr hızı artışı olarak tanımladılar. Uzmanların CNN’e verdiği demeçte, bunun benzeri görülmemiş bir artış olduğunu, iklim krizi ilerledikçe daha olası hâle geldiğini, okyanus sıcaklıklarını yükselttiğini ve tropik fırtınaların ölümcül büyük kasırgalara son derece hızlı bir şekilde dönüşmesi için zemin hazırladığını söylüyor. Aslında bu sene kasırga sezonu geçen senelere göre çok sakin geçti ama Ian oldukça etkili geldi. Ian’ın bu saatlerde hız düşürerek, Orlando üzerinden kuzeye ilerlemesi bekleniyor. Ian’ın verdiği zarar henüz belirlenmedi ama şunu söylemek istiyorum ki uluslararası televizyon kanallarında 24 saat verildi bu kasırga… Pakistan’da yaşanan seller sırasında bu kadar ses çıkarmamıştı. Bu da aslında iklim afetine dair haberlerin adaletsizliğini gösteriyor.

Amazon’da yangınlar yüzde 120 arttı

Yine iklim krizi felaketlerinden birinden daha söz etmek istiyorum… Kötü haber Amazon’dan. 

Brezilya Hükümeti’nin verilerine göre, Amazon yağmur ormanlarındaki yangınlarda son 10 yılın en kötüsü bu Eylül ayı görüldü. Ulusal Uzay Araştırma Ajansı (INPE), bu ay bölgede şimdiye kadar 36.850 yangın bildirdi. Bu geçen yılın tamamına göre yüzde 120 artış ve Eylül 2010’dan bu yana 1 ay içinde yaşanan en büyük kayıt olduğunu gösteriyor.

Bununla birlikte, bu yıl şimdiye kadarki toplam yangın uyarıları, 2021’in tamamında kaydedilen 75.090’ı aşarak 82.872’ye yükseldi. Amazon’daki yangınlar, bölgedeki yanma mevsimi olarak kabul edilen Ağustos ve Eylül aylarında zirveye ulaşır. Yağmurların azalması, çiftçilerin sık sık ormansızlaştırılmış alanları ateşe vermesini kolaylaştırıyor. 1998 yılına dayanan INPE uydu verilerine göre sayı Eylül ayı için ortalama 32.110 yangını çoktan aştı. WWF-Brasil’in bilim müdürü Mariana Napolitano konuyla ilgili şu ifadede bulunudu:

Yangınlar, Amazon yağmur ormanlarında doğal bir fenomen değil. Bu yanmalar genellikle yasa dışı insan faaliyetleri ve bölgeyi yangına daha duyarlı hâle getiren bozulma seviyeleriyle ilgili. 

Brezilyalılar 2 Ekim’de Devlet Başkanı Jair Bolsonaro’ya ikinci bir dönem verip vermemeyi oylayacak. Bolsonaro çevre koruma önlemlerini ciddi şekilde zayıflattı ve Amazon’daki ormansızlaşma 15 yılın en yüksek seviyesine çıktı.

COP27’de iklim aktivistlerine yer yok 

Tüm bu felaketler sürerken biz iklim aktivistlerini susturmaya çalıştıkları da gözümüzden kaçmıyor. Kısa bir COP27 bilgisi vermek istiyorum. Türkiye’den benim de dahil olduğum bir aktivist grup olarak ilk başlarda akreditasyon başvurusu yapsak da, Fridays For Future aktivistleri arasında başvuruda 18’inci sırada yer almama rağmen, hâlâ hiçbirimize akreditasyon gelmedi. Geçtiğimiz aylarda bu konuda COP27 için tahsis edilecek rozetlerin çok kısıtlandığı bilgisi dolaşıyordu.

COP26 için STK’lardan 31 bin rozet talebi gelmiş ancak 13 bin rozet tahsis edilmişti. COP27 için ise STK’lardan 35 bin rozet talebi gelmiş ve sadece 8.200 rozet tahsis edilmiş. Yani kısacası bu sene Şarm El Şeyk’te yapılacak olan COP27’nin iklim aktivistlerine çok sıcak bakmadığı ve kapsayıcı olmadığı da açıkça görülüyor.